Elçi suikastının asıl hedefi neden Trump?

A -
A +
Amerika merkezli küresel yapı Hillary Clinton’ın başkan olmasına odaklanmıştı. Clinton’ın ağzından her çıkan söz Rusya’yı hedef alıyordu.
Trump da çıkıp “Rusya ile birlikte” demekteydi.
Önceki gün delegelerin oylarıyla Trump’ın başkanlığı kesinleşti. ABD’nin yeni Başkanı önceki gün Dışişleri Bakanı’nın adını da açıkladı; Exxon Mobil şirketinin yöneticisi Rex Tillerson. Rusya’nın enerji sektörüne verdiği katkılardan dolayı Putin’den “Dostluk Nişanesi” alan bir isim. Putin’in yakın dostu.
Tüm politikasını Rusya ile gerginlik üzerine kuran Amerikan derin damarı ise adayları Clinton kaybedince bu kez yeni bir yol denemeye karar verdi.
20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturacak olan Trump’ın kucağına kocaman bir “Rusya sorunu” bırakmak.
Bunun için Rusya elçisini hedef aldı.
Bunun için çok rahatlıkla “Gerçek bir En Nusra’cı ya da DAEŞ’li terörist” bulabilecekken, FETÖ’cü olduğu kolaylıkla ortaya çıkabilen bir katil tetikçiyi görevlendirdi. Rusya, FETÖ’den yola çıkarak ABD’ye bulaşsın ve ortaya çıkan gerilimin taşını da Trump ayıklamaya çalışsın.
Tabii bu arada bir taşla pek çok kuş da vuruldu. Rusya’nın dostluk yaptığı Türkiye’nin güvensiz bir ülke olduğu imajı verildi, son beş ayda sekiz kere Erdoğan’ın güvenlik ekibinde görev alabilen bir polisi tetikçi seçerek Erdoğan’a “sana çok yakınız” mesajı verildi vs.
Ama asıl hedef Trump’tı.
Bu tez dün sohbet ettiğim Daily Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz’e ait ve bana da çok yakın geldi.
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.