Avrupa’da TÜRKİYE’nin dirilişi

Sokak istatistiklerine göre Almanların artık yüzde 90’ı medyalarına güvenmiyor. Daha doğrusu medya yayın organlarında çıkan haberlere inanmıyor. Dünyayı ve gelişmeleri sosyal medya üzerinden takip eden Almanların sayısı daha da artıyor.

Almanlar, Türkiye’de yaşanan her olayın üzerine atlayan Alman medyasında, örneğin burunlarının dibindeki Hamburg’da yaşanan ayaklanmayı ve kentin üç mahallesine giriş çıkış yasağı konulmasını göremeyince doğal olarak “Acaba biz nerede yaşıyoruz” sorusunu kendilerine soruyorlardır.

Alman medyasında örneğin geçen yılda yüzlerce camiye saldırı ve kundaklama yapıldığını, ırkçı saldırılar yüzünden yüzlerce insanın öldüğünü, yaralandığını okuyamazlar.

Alman medyasında PKK saflarında Türk ordusuna karşı terör eylemi yaparken öldürülen Almanların cenazelerini de okuyamaz.

Kısa kısa geçiyorum.

BND adlı istihbarat teşkilatlarının kendi raporlarında “Almanya’da 14 bin PKK’lı terörist var, bunlara göz yumuyoruz” öz eleştirisini de göremezler medyalarında.

Şimdi FETÖ adlı karanlık terörist örgüte kucak açan Alman devletinin bunu yaptığından bile habersizdirler.

Hatta Alman medyasını Amerikan derin damarının yönettiğinden de.

Şimdi Alman medyasının bir numaralı lokomotifi, toplum mühendisliğinin başaktörü Bild gazetesiyle ilgili haberi okuyoruz. Yeni yıla girmeden iki gün önce istifasını verdi Kai Diekmann.

Hani şu Aydın Doğan’ın ortağı, Yahudi sermayeli  Axel Springer grubunun Bild gazetesi.

Bild, Aydın Doğan’ın Türkiye’de operasyon yapma konusunda başı sıkıştığında yardıma koştu “Diktatör Erdoğan” manşetleri attı. Âdeta Türkiye'nin çifte muhalefetini birlikte yürütüyorlar. Doğan'ın şu anki ortakları Hitler savaşı kaybettikten sonra Almanya'ya CIA destekli getirilip yerleştirilen aileler. Bu kapsamda ABD nasıl Suriye'de PYD-PKK'ya silah veriyorsa Almanya'da da Aydın Doğan ve sermaye ortağına böyle malzeme veriliyor.

Çünkü Almanya’da Türkiye hakkında medyada olumlu söz söylemek yasak.

Erdoğan hakkında haşa.

Merkel de bunu biliyordu ve öylesine korkuyordu ki Berlin’de ortak basın toplantısı yaptığı konuğu Macaristan Cumhurbaşkanını bile medya önünde azarlamaktan çekinmedi.

Medya ile Türkiye düşmanlığını öyle boyutlara vardırdılar ki sağduyulu politikacıların ve akademisyenlerin hiçbiri kendilerini ifade edemez hâle geldiler.

Amerika Birleşik Devletlerinde de aynı şey yaşandı.

Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump’ı cumhuriyetçilerin yayın organı olarak bilinen Fox News bile desteklemiyordu. 55 medya kuruluşundan biri dışında hepsi Trump aleyhine yayın yapıyordu.

Sonuçta Trump seçimleri kazandı.

Almanya’da da aynı şey yaşanır mı bilemiyorum ama Trump’ın etkileri şimdiden görülmeye başlandı.

Almanya medyası ve siyaseti böyle gidemez.

Türkiyeli seçmenler için de aynını söylemek gerekiyor.

Almanya’da 3,5 milyon Türkiye kökenli insan yaşıyor ve bunların 1,5 milyona yakını aynı zamanda Almanya vatandaşı. Onların arasından çıkan Türkiyeli siyasetçilerin hepsi başarıyla Alman derin devleti tarafından devşirildi ve Türkiye düşmanı yapıldılar.

Artık onlara oy yok.

Ama yakında Almanya’daki Türkiye medyası yeniden şekillenmeye başladı.

Onlardan biri de Türkiye gazetesi.

Türkiye gazetesi Almanya’ya göçün ilk yıllarından 1990’lara kadar 100 binlik satış rakamlarına ulaştı.

Ancak mesafelerin yakınlaşması, televizyonla birlikte yazılı medya giderek etkisini yitirdi. Avrupa’daki Hürriyet, Sabah ve Türkiye 3-5 binlik satış rakamlarına düştü.

Ancak TÜRKİYE GAZETESİ bugünden itibaren bayilerde satışa sunuluyor Almanya’da.

Çünkü şimdi tam zamanı. Hatta geldi de geçiyor bile. O kadar çok sorun var ki üzerinde durulması gereken. Türkçe eğitim, dil meselesi, Gençlik Dairelerinin barbarca ve insanlık dışı uygulamaları, polislerden şiddet gören Türkler, Batı’nın teröre verdiği destek, çifte vatandaşlık ve siyaset. Gazetenin abone sayısı ise şimdiden binleri buldu ve daha da artacak umarım.

Avrupa’da artık yeni bir medya doğuyor.

Bekleyin göreceksiniz.