FETÖ itiraflarının çoğu fake news…

A -
A +
Yazdıklarımızın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından farklı tonlarda dillendirilmesi durumun ciddiyetiyle ilgili olarak bir kez daha doğruluyor.
Evet, aylardır yazıyorum. İtirafçı olarak ortaya çıkanların önemli bir bölümü “paçayı kurtarmak” adına herkesin bildiği isimleri sıralıyor, yurt dışında olanları suçluyor, yine herkesin bildiği olayları tekrarlıyor. Dahası yanıltıcı “bilgi”lerle ve “isim”lerle her şeyi çarpıtıp, yargıyı, istihbaratı ve emniyeti yanlış yönlendirdiklerine şahit olduk bazılarının.
Ben de ısrarla şunu yazdım hep:
“İmamların adını versene? En az 5 tanesini biliyorsun. Senin alt bağlantıların kimler? Nerelerde ve kimlerle toplantı yaptın? Kime himmet verdin, kimden aldın? İrtibatta olduğun mahrem hizmet elemanları ya da hususiler kim?”
Bunlara cevap vermedikleri sürece de itirafçı sayılmamaları ve “Pişmanlık Yasası”ndan yararlanmamaları gerektiğini belirttik.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yargı mensuplarına Külliye’de yaptığı konuşmada aynen şöyle dedi:
"FETÖ soruşturmalarına ilişkin olarak şu anda içeride olanlardan çok iyi tanıdıklarım var. İtirafçı namıyla ortaya çıkıyorlar. Fakat bunlar doğru konuşmuyor. Bakın bunu açık söylüyorum. İtirafçı diyerek ortaya çıkarken bunlar, gayet iyi aldatmacayı oynuyorlar. En tehlikeli olan da bu. Çünkü bunların bir kısmıyla benim zamanında baş başa görüşmelerim olmuştur, Başbakanlığım zamanında. Şimdi itirafçı olarak söyledikleriyle Başbakan olduğum zaman bana söylediklerine baktığım zaman tamamen aykırı ifadeler. Bu oyuna asla gelmemek gerekiyor."
Yargı mensuplarının bu sözleri çok ciddiye alıp dikkat etmeleri gerek. HSYK, diğer kurumlarla karşılaştırıldığında FETÖ temizliğini en üst düzeyde yapabilmiş bir kurum. Bunda sadece ByLock’a bağlı kalmamaları, FETÖ’cü yargıçları ve savcıları tespit edebilmek için kişisel bağlantılarını, ailelerini, gittikleri STK’ları, mezun oldukları okullara varıncaya dek geniş bir skalada inceleme yapmaları çok etkili oldu. Sonuçta yargının yüzde 80’ine yakını temizlendi FETÖ’cülerden.
Dolayısıyla yargı mensuplarına FETÖ ile mücadelede önemli görevler düşüyor. Daha hâlâ bir vatandaş azılı FETÖ’cü Emre Uslu’nun bir şikâyeti üzerine açılan davada yargılanıyorsa, Cem Küçük, Fatih Tezcan gibi isimler FETÖ’cülerin açtığı davalar nedeniyle yargılanmaya devam ediyorsa burada bir problem var demektir. Üstelik dava açanların hepsi kaçak. Yargı bu kadar mı çaresiz? Yapacağı tek şey var. Saçma sapan detaylara sığınmadan davaları bitirmek, sonlandırmak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.