Alçak köpekler ve cehenneme giden yolun taşları

A -
A +
“Bir kavgada bulunmadan kendin hakkında nasıl fikir sahibi olabilirsin?”
Chuck Palahniuk’un kült romanı Dövüş Kulübü’nün en baba ve hafızalara en çok kazınan cümlelerinden biridir bu. Daha sonra David Fincher tarafından filme de çekildi ve çok başarılı oldu. Hatırlayacaksınız Brad Pitt ile Edward Norton başrollerinde oynadı.
Filmde ve romanda şiddetin resmî geçidini izleriz. Rahatsızlık veren ama bir o kadar da estetize edilmiş bir şiddet gösterisidir bu.
Ama beni çocukluktan gençliğe geçtiğim dönemde izlediğim Sam Peckinpah’ın yönettiği Straw Dogs (Samandan Köpekler) filmi kadar etkileyeni olmadı. Türkiye’de Alçak Köpekler adıyla oynadı.
Sakin ve âdeta pasifist bir matematikçi olan David’in (Dustin Hoffman) Amerika’daki şiddetten uzaklaşmak ve yeni eserini yazabilmek amacıyla karısı Amy’nin (Susan George) İngiltere kırsalına gitmesiyle başlar film. Ama karısının eski sevgilisi ve onun arkadaşlarının, yaptırmak istedikleri evin çalışanları olmasıyla hiç ummadıkları anda şiddet, kapılarını çalar.
Filmde David’in insani özellikleriyle üzerini örttüğü “Şiddet mi, o hâlde ben de varım” duygusunu ortaya çıkardığı ana kadar gerildikçe gerilirsiniz. Çünkü alçak köpekler eve tecavüz etmeye başlar ve saldırılarını artırırken David sürekli “Ne istiyorsunuz, ne sorununuz varsa konuşarak çözelim” der. Karşılığında cam çerçevesi indirilir ve çatısına samandan bir köpek atılır. Çünkü istedikleri bellidir. David bu kez “Bakın sizi dava edeceğim” diye onları korkutmaya çalışır. Bu tehdit saldırganlara şaka gibi gelir. Onları hem güldürür, hem daha da azdırır.
İşte, şiddetin bir mülayim adamın gövdesinden nasıl yanardağ gibi patlayarak fışkırdığını o dakikadan sonra saniye saniye artan dozda görürüz. Filmin son sahnelerinde tüm saldırganları haklayan ve sonuncusunu da karısının öldürmesiyle yok eden David’in yüzündeki tebessüm, şiddete karşı şiddetle mukavemet etmesinin onu nasıl aynı zamanda özgürleştirdiğini anlatır bize.
 
15 TEMMUZ ALÇAK KÖPEKLERİN SALDIRISIYDI
Türk halkı ve Türkiye’nin vatansever insanları da 15 Temmuz’da seçtiği iktidarın eski arkadaşlarının o korkunç saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Alçak köpekler acımasızca kurşun yağdırdılar, bombaladılar, katlettiler. Türk halkı bu saldırıya içindeki ve özündeki cesareti basiretle ortaya çıkararak karşı koydu ve şerefsizler güruhunu tek tek adalete teslim etti. İçlerinden bir kısmı “Keşke filmdeki gibi tek tek haklasaydık” diye hayıflanıyordur eminim. Yeniden bitlerinin kanlandığı dikkate alınırsa hiç de haksız sayılmazlar ve onları bu duyguları nedeniyle suçlayamam.
Ama Türk halkının bir kısmı da-acı gerçeği olduğu gibi söylemek gerekirse, alçak köpeklerin saldırısını izlemekle yetindi ve sevmediği iktidarın devrilişine vesile olur diye bekledi. Vahşi katil sürüsünün kendilerine şefkatle davranacağı ya da nasıl olsa onlara bir şey yapmayacağı gibi embesilce bir fikirle.
 
SALDIRGANLARIN YENİ YOL ARKADAŞLARI
Liderleri de onlardan farksızdı. Hatta korkak bir fare gibi belediye başkanının evine sığındı.
Bu korkunç saldırıya karşı kılını milim bile oynatmadı, üstelik kaçtı ama hiç durmadan konuştu. Ona belki Dövüş Kulübü’ndeki sözlerle “Bir kavgada bulunmadan kendin hakkında nasıl fikir sahibi olabilirsin?” denmedi ama bu mealde sözlerle uyarılarda bulunuldu. Ancak o durmadı, saldırıya uğrayanları eleştirdi, iftira attı, sürekli yalan söyledi. Her türlü pisliği yapabileceğini ispat etti ve etmeye devam ediyor.
Bu çizgisi saldırganlarca ödüllendirildi. Kendini toparlamaya başlayan şer yuvası ona yol arkadaşlığı hatta rehberlik etmekte. Şimdi birlikte yürüyorlar ve yollara yeni bir alçaklığın ve ihanet şerefsizliğinin taşlarını döşüyorlar.
Bilinmeli ki bu taşlar, cehenneme giden yolun taşları aynı zamanda.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.