Yunanların bayramını kutluyorum

A -
A +
Geçen pazar günü eşimin Suudi Arabistan'da yaşayan Özbek kökenli akrabalarıyla birlikte İstinye Park'a gittik. Çok sevdiğim Alman tatlısı strudel'i mükemmel yaptığı için zaman zaman uğradığım ve afili biçimde İngilizce adı olan bir "restoran kafe"yi önerdim onlara. Ama oturduğumuzda fark ettik ki Arapça mönüleri yok. Misafirlerimiz Fransızca ve İngilizceyi rahatlıkla konuştukları için İngilizce mönü bile yeterliydi aslında. Ama o da yoktu. Üstelik epey Orta Doğu kökenli turist vardı o esnada lokantada.
Bende bu farkındalığın neden oluştuğunun sebebini söyleyeyim. O sabah "Türkler neden Yunanistan'a akın ediyorlar" ana fikri etrafında yazarlarını ve muhabirlerini Yunan adalarına gönderen bir gazetedeki izlenimleri okumuştum. Yunan adalarındaki lokantalar meğer Türkçe mönüler bastırmış, gelenleri Türkçe "Hoş geldin, merhaba" diyerek karşılıyor, el üstünde tutuyorlarmış.
Kaz gelecek yerden kıytırık bir kâğıda basılmış mönü esirgenir mi? Bir kez daha "Şu Yunanlar akıllı adamlar" diye düşündüm. Fakat Arap turist kaynayan İstinye Park'taki o lokantadaki tek tip mönü bizim turizme nasıl baktığımızın da göstergesi oldu haliyle.
Yunan adalarına akın eden Türkler meselesini, daha evvel yazmıştım hatırlarsanız. Şimdi daha sık çıkmaya başladı bu konuda haberler.
Zaten yıl boyunca Yunan adalarına giden Türklerin sayısı 1 milyonu bulmuş durumda. Kurban Bayramı nedeniyle tatilin uzatılması nedeniyle bu sayı daha artmış görünüyor. Bazı gazetelerde yer alan haberlere göre Türkler Yunan adalarında ortalama 200-300 avro arasında para harcıyor. Aydınlık gazetesi yazarlarından Yener Güneş bu konuyu ele almış "Türkler Yunanistan'ı zengin ediyor" demiş. Birileri "Bu komünist kafa hâlâ farklı versiyonlarıyla devam etmekte" sözleriyle onu eleştirmiş. Ben de bu türden yorumları Posta gazetesi yazarı sevgili Yazgülü Aldoğan Retweet edince gördüm.
Yeniden "Türkiye'de mi yoksa Yunan adalarında tatil mi daha ucuza mal oluyor?" meselesini ele alacak değilim. İsteyen istediği yere gider ki her iki tarafın argümanlarında da doğruluk payları var. Ama o gazetenin muhabiri gibi "Bir daha asla Türkiye'de tatil yapmam" demek de zevzekliğin dik alası. Ayrıca biliyoruz ki Türkiye yabancı turistlere yerli turistlere oranla neredeyse yarı yarıya ucuz. Dahası Bodrum ve Alaçatı dışında tatil seçenekleri değerlendirmezsen tabii kazıklanırsın. Mikonos'a git göreyim seni.
Şimdi konunun bir diğer önemli yanına gelelim.
Tamam 10 gün tatil ilan edildi, iç turizm çok canlandı, otellerde, pansiyonlarda, hava yollarında ve otobüslerde yer yok. Türkiye'nin Güney ve Batı bölgeleri turizmi abat oldu. Turizm bölgelerinin esnafı, lokanta ve kafeleri, eğlence yerleri dolup taşıyor. Çok güzel ama öte yandan özellikle nüfusu boşalan büyükşehirlere Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden kurbanlık getiren vatandaşlar da neredeyse eli boş dönmekte. Kurbanlık hayvan satın alacakların mühim bir kısmı memleketlerine ya da turizm bölgelerine akın edince onlar iki elleri böğürlerinde kala kaldılar.
Türkiye'de hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu problemli durumun üstüne bu yaşananlar tüy dikti. Bu vesileyle bir Ş.Urfalı olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın sektördeki tıkanıklığı aşacak kısa ve uzun vadeli köklü tedbirler alacağına yönelik umudumuzu da tazeleyelim.
Neyse, lafı bitirelim.
Ben Yunan adalarındaki otel, pansiyon lokanta sahibi; turizm sektöründen para kazanan tüm Yunanların bayramını kutluyorum. Bayramı onlar yaptılar çünkü. Daha da yapacağa benziyorlar. Onlara naçizane tavsiyem bundan sonraki Kurban Bayramı tatilinde adalarda "Kurban satış yerleri" oluşturmaları. Ramazan Bayramı'nı da unutmayalım. Lokantaların girişine kolonya, şeker ve baklava bulundurmayı ihmal etmesinler.
Bu vesileyle sizlerin de Kurban Bayramı’nız mübarek olsun. Nice senelere.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.