Cumhurbaşkanımız Stine’ye sahip çıkamaz mı?

A -
A +
İki kadın var; Nuriye Gülmen ve Stine Gulbrandsen.
Biri Türkiye’de, diğeri Norveç’te yaşıyor.
Tanıdığınızı sanıyorsunuz ama önce ilk kadını; Nuriye Gülmen’i anlatalım:
Son olarak Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğretim görevlisiydi.
Ona akademisyen diyorlar.
9 Mayıs 2012'de Kütahya’da yapılan bir terör örgütü operasyonunda gözaltına alınarak Sincan F Tipi Cezaevi’ne gönderilen, 2013'te Gezi vandalları arasında yıkıcı eylemlere karıştığı için tutuklanarak 109 gün cezaevinde yatan, 2015'te ise Eskişehir'de yine bir terör örgütü adına faaliyet yürüten şahıslara yönelik yapılan operasyonda yakalanarak gözaltına alınan ve “Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Suçu ve Suçluyu Övmek” suçlarından defalarca tutuklanan bir “akademisyen”den bahsediyoruz. 
Bu yüzden geçen yıl KHK ile ihraç edildi.
270 gündür de yine hakkında dört soruşturma olan ve öğretmenlikten ihraç edilen ekürisi Semih Özakça ile “açlık grevi” adı altında bir gösteri sunuyorlar. Batı medyası ve işbirlikçi yerli yandaşları da onların lastik gibi uzatılan “açlık grevi’ni ısıtıp ısıtıp Türkiye’nin önüne sürüyor, ülkemize “insan hakları dersi” veriyorlar. Nuriye Gülmen’in hakkındaki kabarık suç dosyası ise unutulup gidiyor böylece.
Tezgâh gayet güzel.
 
STİNE GULBRANDSEN DE AÇLIK GREVİNDE
 
Aşağıda fotoğrafı olan Stine Gulbrandsen dediğimiz gibi Norveç’te yaşıyor.
Bir anne. Yıkılmış, perişan edilmiş ve çaresiz bırakılmış bir anne.
Çünkü kucağındaki dünya tatlısı iki çocuğu, Norveç'te, adı Barnavernet olan, aslında çocuk ticareti yapan "çocuk esirgeme kurumu"nun elinde.
 
Cumhurbaşkanımız Stine’ye sahip çıkamaz mı?
Yıllardır uydurma nedenlerle elinden alınan çocuklarının hasretiyle yanıp tutuşan onlara kavuşabilmek için Stine Gulbrandsen şimdi AÇLIK GREVİNE başladı.
Ama Nuriye Gülmen’inki gibi çakma değil, harbiden açlık grevi.
Tesadüfe bakın, Stine Gulbrandsen de cezaevinde iki ay hapis yatmış bir kadın. Ama o bir terör suçundan cezaevinde yatmadı.
O sadece çocuklarını istiyordu.
Stine iki yıl önce çocuklarıyla buluşabildiği ender zamanlardan birinde küçük kızının anlattıklarından onun yurtta tacize uğradığını anladı ve kurum müdürünün yanına giderek durumu iletti.
Lâkin acımasız ve kötü ruhlu kurum müdüründen aldığı cevap, herkesi çılgına çevirecek cinstendi:
“Senin kızın da buna izin veriyor demek ki...”
Bir anda gözü dönen Stine Gulbrandsen, yerde süs olarak duran bir madenci heykelinin çekicini aldığı gibi yönetici kadına fırlattı. Ahlaksız kadının bir yerine isabet etmedi ama Stine iki ay hapis yattı.
İstanbul’a gelmişti, programıma konuk olmak için.
“Dönüşte gidip teslim olacağım” demişti.
Bu konuyu öyle çok işledim ki ATV Avrupa kanalındaki Avrupa’da Gündem programında. Pek çok mağduru konuk edip dertlerini paylaştık seyircilerimizle. Daily Sabah gazetesi de çok ayrıntılı bir araştırma analiz-haber yayınladı Ayla Terzioğlu imzasıyla.
 
BORSADA İŞLEM GÖREN “ÇOCUK ESİRGEME KURUMU”
 
Stine Guldbrandsen gibi binlerce aileyi perişan eden Barnavernet’nin dosyası hayli kabarık.
Evet, Barnavernet alenen çocuk ticareti yapıyor. Bunu ajitasyon olsun diye söylemiyorum. Barnavernet aynı zamanda özerk bir şirkete dönüştürülmüş durumda ve şirketin en büyük hissedarı da Norveç'in zengin ailelerinden biri olan Wallenberg ailesi. Dahası “Çocuk esirgeme kurumu” adı altındaki bu şirket Norveç borsasında işlem görmekte. Norveç devleti çocuk başına şirkete yüklü paralar verdiği için, ailelerin elinden ne kadar çocuk alırlarsa o kadar çok para kazanıyorlar. Nitekim şirket çalışanları her çocuğu ailelerinden kopardıklarında pasta kesip kutlama yapıyorlar, çünkü çocuk başına yüklü miktarlarda prim alıyorlar.
Bu barbarca çocuk istismarından ve ticaretinden Türk ve göçmen aileler de etkileniyor. Bazı Türk aileler çocuklarını kaçırıp Türkiye’ye yerleştiler. Onlar arasında Türklerle evlenen Norveç orijinli insanlar da var.
 
NURİYE DİYE SAYIKLAYAN BATI, STİNE’YE KÖR VE SAĞIR
 
Sonuçta Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’yı gündemde tutarak ülkemizi demokrasi üzerinden sıkıştırmaya çalışan Batı, çocuk ticareti yapan Barnavernet’ye ve Stine Gulbrandsen’e kör, sağır ve dilsiz. 
Teröristlere insan hakları kavramı üzerinden sahip çıkacak kadar riyakâr olan Batılı ülkelerin yöneticilerine ve medyasına gerçek insan hakları dersini vermek için ülkemizin Stine Gulbrandsen ve Norveç’teki insan hakları savunucularına sahip çıkması gerekir.
Bu yüzden Cumhurbaşkanımıza, Devletimize, Hükûmetimize ve Dışişleri Bakanlığı’na sesleniyorum:
Lütfen Stine’nin çığlıklarına kulak verin!

FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN
Fetullah'ın sulh ilanını Mustafa Özcan yer mi?
“Ayağa kalk Sakarya” dedi ve ses Aytun Çıray’dan geldi
 
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.