Cumhurbaşkanı’nın yeni atağı; Çerkesleri kucaklıyor

A -
A +
İçlerinde olduğumdan biliyorum. Çerkeslerin kahir ekseriyeti muhafazakârdır ve AK Parti’yi destekler. Erdoğan deyince de akan sular durur onlar için.
Ama şunu da biliyorum ki Çerkesler iktidara ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kırgınlıklarını da saklamazlar. Bunun sebebi kendilerine sahip çıkılmadığı ve ilgilenilmediği olarak dillendirilir. Mesela dersiniz, hemen ilk akla gelenleri sıralarlar:
1-Neredeyse tüm dillerde yayın yapılırken TRT Çerkes neden yok?
2-Çerkeslerin özellikle yoğun olduğu illerimizdeki üniversitelerde (Samsun Ondokuz Mayıs ve Kayseri Erciyes gibi) neden bir türlü Çerkes Dili ve Edebiyatı bölümleri açılmıyor. Sözgelimi Düzce Üniversitesi bunu başlattı ve çok başarılı oldu.
3-Çerkeslerin çok önemsediği bir tarihî şahsiyet olan Çerkes Ethem’e neden iadeiitibar yapılmıyor devlet nezdinde? Kahramanlıklarıyla Kurtuluş Savaşı’ndaki katkıları inkâr edilemeyecek olan Ethem Bey, Çerkesler için Atatürk’ün çok değer verdiği ve İnönü’nün politik oyunlarına kurban edilmiş bir isim.
4-Türkiye’deki yüz binlerce Abhaz ise Türkiye’nin Abhazya’yı hadi Gürcistan ile ilişkilerini bozmamak için tanımasa bile en azından ulaşım ve ticaret kolaylıkları sağlamasını talep etmekte.
Kısaca yukarıda dillendirilen bu konular için bu zamana dek bir umutsuzluk havası hâkimdi ama önceki gün bambaşka bir olay yaşandı.
 
MEHMET ÖZHASEKİ ÇERKESLERİ BİR ARAYA GETİRDİ
Önceki gün Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin başkanlığında çok ilginç bir toplantı yapıldı. Türkiye’de teşkilatlanmış tüm Çerkes dernek ve federasyonlarının başkan yönetici seviyesinde katıldığı geniş kapsamlı bir toplantıydı bu.
Çerkes Federasyonu, Dostluk Kulüpleri (Çerkes iş adamları), Birleşik Kafkas Konseyi, Kafkas Federasyonu, Çerkes Hakları İnisiyatifi vd. sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticilerinin yanı sıra AK Parti’deki Çerkes milletvekilleri; Murat Baybatur (Manisa), Hülya Nergis (Kayseri), Murat Alpaslan (Ankara) ile Ahmet Sani Ceylan (Çorum) da oradaydılar. Ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı temsilen Başdanışman Ayşe Türkmenoğlu da.
Toplantı Bakan Özhaseki’nin Facebook ve Twitter hesaplarından duyuruldu.
Hangi kararlar alındığını söyleyelim hemen:
-Külliye’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın himayesinde geniş katılımlı bir toplantı düzenlenecek.
-Bu toplantıya Türkiye’deki tüm Çerkes sivil toplum kuruluşlarının üyeleri, temsilcileri, ünlü Çerkesler çağrılacak.
-Cumhurbaşkanı’na yukarıda sıraladığımız taleplerin tamamı ya da öncelikli olanları takdim edilecek. Cumhurbaşkanı bu talepler konusunda açıklamalarını yapacak.
-Bunun için katılımcılar arasından bir “Organizasyon komitesi” oluşturulacak. Aslında bu komite oluşturuldu bile.
 
BU ORGANİZASYONUN GİZLİ MİMARLARI
Aslına bakarsanız işlerin bu noktaya gelmesinin bir, daha doğrusu iki gizli mimarı var.
Birincisi, öteden beri girişimciliği ve çalışkanlığıyla tanıdığım Kayserili iş adamı ve bir dönem AK Parti’den Kayseri’de aday adayı olan Oğuz Berk.
Oğuz Berk geçtiğimiz aylarda benimle konuşarak “Her yıl yaptığım Kafkas ödülleri törenini bu kez Cumhurbaşkanı’nın himayesinde Külliye’de yapmak için girişimde bulunuyorum, ne dersin?” dedi.
Çok şaşırdım. Olabilir miydi? Cumhurbaşkanı nasıl karşılardı?
Oğuz anlatmaya devam etti. Sanat, kültür, siyaset ve spor dallarında başarılı Çerkeslere ödüller verilecekti. Ama bir de “Onur ödülü” vardı ki o da 15 Temmuz şehidimiz, kendisi de bir Adige (Çerkes) olan Erol Olçok’un adına ailesine verilecekti. Oğuz Berk’in kafasında, hâlen yaşayan annesini, kardeşini ve eşini törene davet etmek vardı.
Bir de Altındağ’da Erol Olçok adına Çerkes kültürüne katkıda bulunacak bir kültür-sanat merkezi kurulması.
Dahası Samsun Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın desteğini de arkasına almıştı.
Hadi bakalım dedim. Oğuz dediğim gibi çok girişimci bir insan. Kısa zamanda bu sürecin ikinci gizli kahramanı olan Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Ayşe Türkmenoğlu ile irtibat kurdu, projesini anlattı. Ayşe Hanım benimseyince Polonya gezisinde yanında gittiği için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletti. Cumhurbaşkanımız da onaylayınca hemen çalışmalara başlandı. Sadece Cumhurbaşkanı için uygun tarih belirlenecek, organizasyon ona göre yapılacaktı.
Ama bu proje duyulur duyulmaz Çerkes sivil toplum kuruluşlarından bazıları rahatsız oldu, tartışmalar çıktı, milletvekilleri devreye girdi derken Bakan Mehmet Özhaseki olaya el koydu ve durumu yukarıda anlattığım üzere toparladı.
Şu anda Oğuz Berk de organizasyon komitesinde. Çok mutlu, çünkü “Bunu benim yapmam değil, yapılması önemli. Çerkesler adına önemli bir eşik aşıldı ve kucaklaşma sağlanacak” diyor.
 
“Vatanım Sensin”de Çerkes Ethem skandalı
 
Kanal D’deki “Vatanım Sensin” dizisini bilirsiniz.
Bu dizi senaristinin geçen yıl FETÖ’cü olduğu yazılıp çizilince işine son verilmişti. Ama yine de pek çok tarihsel hata ile malul, sorunlu bir diziydi.
Geçen akşam yayınlanan son bölümü ise akıllara durgunluk verecek türden çarpıtmalarla ve yalanlarla doluydu.
Tabii bu yalan ve çarpıtmaları kılıfına uydurmak için de Çerkes Ethem olarak bilinen Ethem Bey ile ağabeyi Reşit Bey’in adları değiştirilmişti.
Ethem Bey’in adı Çerkesleri çağrıştırması için Dağıstanlı olarak konmuş, Reşit Bey ise Refik Bey olarak tanımlanmıştı.
Olayı Çerkes Ethem’in yeğeni ve Reşit Bey’in kızı Güner Kuban telefon ettiğinde öğrendim.
“Yeğenim ben bunları dava edeceğim” deyip pat diye konuya girdi. Meseleyi bildiğimi sanıyordu. “Kimi dava edeceksin Hala” diye sorduğumda (Hala ve yeğen olarak konuşuruz aramızda) olan biteni anlattı.
O da dizi yayınlandığı gece bir yakın dostu arayıp “Şu anda Kanal D’de Vatanım Sensin dizisinde amcan babanı öldürüyor” dediğinde haberdar olmuş.
Dizide Ethem Bey ve kardeşi Reşit Bey, tarih tamamen ters yüz edilerek gerçeklerden uzak biçimde yalanlarla, uydurmalarla anlatılıyordu.
Uzak tarih için belki esneklik imkânı tanınabilir ama dönemi yaşayan bazı insanların bile hayatta olabildiği yakın tarihî dönem için yapılanlar skandaldan da öte bir kötü niyet ifadesi olarak algılanabiliyor.
Neresinden tutsanız dökülen bir senaryo ile karşı karşıya kalıyor insan diziyi izleyince. Üşenmedim, baştan sona izledim o bölümü.
Sözgelimi Güner Kuban’ın babası Reşit Bey İngiliz ajanı yapılmış. Hain mi hain. İngilizler ve Yunanlarla iş tutuyor, vatanı satmak için onlarla ortak planlar yapıyor.
Ethem Bey rolündeki Dağıstanlı’yı ise lütfetmişler vatanı için çarpışan bir çete lideri olarak göstermişler. Ama dizinin son bölümünde Dağıstanlı (Çerkes Ethem), kendisini Ankara hükûmetine karşı kışkırtan, İzmir’i Yunanlara vererek bir “barış anlaşması” peşinde koşan ağabeyi Refik Bey’i (Güner Kuban’ın babası) ihanetini anladığı için alnının çatından vurup öldürüyor.
Kolayca tahmin ettiğiniz gibi tarihte yukarıda anlatılan hiçbir olay yaşanmadı.
Senaristlerin hastalıklı muhayyilelerinden türetilmiş koca bir palavraydı.
Üstelik Ethem Bey gibi Kurtuluş Savaşı’nın Atatürk’ten sonraki en büyük kahramanı olan bir tarihî şahsiyet, dizinin kahramanı Cevdet Bey gibi uyduruk birinden aldığı talimatla hareket ediyor.
Güner Hanım bu arada 1.90 boyunda, sarışın ve çakır gözlü olan amcası Ethem Bey’in Dağıstanlı adıyla esmer, sakallı, daha tıknaz bir aktör tarafından canlandırılmasına, keza babasına hiç benzemeyen bir aktörün Reşit Bey’i canlandırmasına da fena hâlde içerlemiş.
“Babam ve amcam çok yakışıklı ve heybetli insanlardı. Dizideki aktörlerle uzaktan ve yakından alakaları yok” diyor.
Dediğim gibi Güner Kuban çok kızgın.
Bana AÇIKLAMASINI da gönderdi. Aynen şöyle:
“Bu dizide Cumhuriyetimizin kuruluş sürecinde katkıları asla inkâr edilemez olan ve kendisini sözde hain olarak damgalamaya çalışan tarihçilerin bile bu katkılarını silmeye cesaret edemediği Çerkes Ethem ve arkadaşları hakkında izahı olmayacak derecede yanlışlıklar ve haksızlıklar yapılmıştır. Bu iftiralar ülkemizdeki Çerkesler için de yaralayıcı ve aşağılayıcıdır. Bunları ülke çapında yayın yapan bir ulusal kanalda tekrar etmek asla kabul edilemez. Amcalarım ve babam üzerinden Türkiye kamuoyunda Çerkeslere karşı şüphe uyandıracak sahnelerin yer almasını en şiddetli biçimde kınıyorum.
Dizinin senaristlerinden, yapımcılarından ve yayınlanan kanaldan Ethem Bey'in bugün yaşayan akrabalarından ve Çerkeslerden derhal özür dilemelerini, oluşturdukları bu nefret atmosferine son vermelerini bekliyoruz.
Bu konunun takipçisi olacağımızı ve gereken her türlü tepkiyi demokratik çerçevede göstereceğimizi ve bu süreçte Çerkeslerde oluşan her türlü maddi ve manevi zarardan, bu yanlış bilgiyi oluşturan, yayınlayan ve toplumu yanıltanların sorumlu olduğunu bildiriyor, konuyla ilgili başlayacak yasal sürece müdahil olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.”



Fuat Uğur'un diğer yazısı için tıklayın
“Vatanım Sensin”de Çerkes Ethem skandalı 

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.