Sakarya ili alacakaranlık kuşağında mı? Bu olayların sebebi ne?

A -
A +
Aşağıda derlediğim haberleri tek tek okumanızı öneriyorum. Bunlar sadece son 3-4 yıla ait olaylarla ilgili. Ve hepsinin Sakarya’da yaşanmasının bir sebebi olmalı. 7 Eylül 2014 Sakarya Ferizli ilçesinde sünnet düğününde ikram edilen yemekten yiyen 80 kişi zehirlenme şüphesiyle hastanelere kaldırıldı. 7 Ekim 2015 Adapazarı Cengiz Topel İlkokulunda 8 öğrenci gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Öğrencilerin okulun marketinden aldıkları şekerlemelerle zehirlendikleri ileri sürüldü. Ne o şekerlemeleri yapan firmalar, ne de zehirli ürünleri satanlar hakkında işlem yapıldı. 17 Mart 2016 Sakarya’nın Söğütlü ilçesinde 7 kişi gıda zehirlenmesinden hastaneye kaldırıldı. Söz konusu 7 kişinin bir aile ile misafirlerinden oluştuğu öğrenildi ve zehirlenmenin de satın alınan tavukla ilgili olduğu belirtildi. 24 Şubat 2017 Sakarya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir kâğıt fabrikasında çalışan 18 işçi yedikleri tavuktan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Jandarma inceleme başlattı ama sonuç alındı mı bilinmiyor. 18 Mayıs 2017 Sakarya Adapazarı’nda Korucuk Mahallesi’ndeki bir okulda 8 öğrenci yedikleri pastadan zehirlendi. Öğrenciler Sakarya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındılar. 27 Temmuz 2017 Sakarya’da bir yemek fabrikasının yemek verdiği fabrikada 140 işçi yedikleri sütlü tatlıdan dolayı zehirlendi ve hastaneye kaldırıldı. Haberlerde ne YEMEK FABRİKASININ ADI var, ne de yemek verilen FABRİKALARIN adı. Sakarya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Hasan Sağlam gün içinde 4-5 fabrikadan daha zehirlenme vakalarının geldiğini açıkladı. Ne yemek fabrikaları ne de bu yemekleri işçilerine yediren fabrika yöneticileri hakkında işlem yapıldı. 18 Ocak 2018 Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli 309 sağlık personeli öğle yemeğinden zehirlenerek kendi hastanelerinin acil servisine yattı. Şanslıydılar çünkü çalıştıkları hastanede zehirlenmişlerdi. İlk gün 71 personeli etkileyen zehirlenme vakası, bakterinin 1-3 gün arasında kuluçka süresi olması nedeniyle 309’a çıktı. Aralarında doktor, hemşire ve hastabakıcıların bulunduğu hastane çalışanlarını zehirleyen yemek fabrikası hakkında işlem yapılmadı.   KİŞİSEL BİR ZEHİRLENME VAKASI; YER YİNE SAKARYA Eşim Gayrimenkul Değerleme Uzmanı. İki hafta önce bir görev nedeniyle  Adapazarı’na gitti. İş uzun sürünce dönmeden önce Adapazarı’nın ünlü ıslama köftesinden yemiş. Hem de bir hayli ünlü lokantasında. Eve döndüğünde biraz tuhaftı. Hava çok sıcak olmasına rağmen çok üşüdüğünü söyleyerek yattı. Kızımla birlikte üzerine kat kat yorgan battaniye örttük. Doktor dedik ama istemedi. O benim aksime doktora gitmeyi sevmeyenlerden. Sonuçta yukarıda okuduğunuz tüm zehirlenme belirtileriyle iki gün boyunca yattı. O kendiliğinden iyileşeceğini söyledi ama tabii eczaneden gerekli ilaçları alarak kullandırtmayı başardık.   VE SON ZEHİRLENME HABERİ25 Ağustos 2018 (Üç gün önce) Sakarya’nın Karasu ilçesinde son 24 saatte 1.516 kişi ishal, mide bulantısı ve karın ağrısı şikâyetleriyle hastanelere kaldırıldı. Yetkililer şikâyetlerin herhangi bir ortak su ya da besinden kaynaklanmadığını duyurdu. Bu durumda havadan bir zehirlenme olup olmadığına bakılacağı anlaşılıyor! Yukarıdaki haberi de okuduktan sonra başımıza gelen zehirlenme vakasının tesadüfi olmadığına kanaat getirip internet üzerinde küçük bir araştırma yaptım ve karşıma yukarıdaki haberler çıktı. Şimdi merak içinde soruyorum. Sakarya bir alacakaranlık kuşağında mı yoksa tüm bu zehirlenme olaylarına sebep, yerel yöneticilerin ilgisizliği ve esnafın inanılmaz ölçüde sorumsuzluğu mu? İkinci şık olduğu aşikâr. Belki de yer altı sularına kanalizasyonlardan sızıntı oluyor. Ama bu kadar olay üst üste meydana geliyorsa bu ilimizde bir denetim sıkıntısı ya da gıda üretiminde bir problem var demektir. Meseleye acilen el atılması gerekmiyor mu?    
Sakarya ili ve Cumartesi anneleri    Sakarya deyince aklıma geçmişten kalan meşhur KOCAELİ-SAKARYA-DÜZCE ŞEYTAN ÜÇGENİ geliyor. Sakarya ilimiz 1990’lı yıllarda hakikaten de bir alacakaranlık kuşağının içindeydi. Mafya babalarının cirit attığı, devletle ilişkilendirilmiş bir takım çetelerin acımasızca cinayetler işlediği, yine derin devletin kendi iç hesaplaşmaları vb. pek çok olay hafızalarımızda, bu konuda yazılı kitaplarda ve gazete arşivlerinde mevcut. O yıllarda yalnızca o şeytan üçgeninde değil ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu illerinde insan avı başlatıldı. PKK gerekçe gösterilerek pek çokmasum insanın hayatı karartıldı, infaz edildi ve kayboldu. Hep şöyle hikâyeler okuduk, dinledik ve öğrendik: “Gelinim, oğlum ve torunlarımla akşam evde yemek yerken kapı çaldı. İki sivil polis geldi. Oğlumu götürdüler. Onu götüren beyaz Renault Toros’un plakasını da aldık. Oğlum o vakitten beri yok. Kayıp. Hiçbir devlet yetkilisi bize cevap vermedi.” Burada anlatıcılar değişiyor. Kiminin eşi, kiminin oğlu, kızı, gelini ya da babası. İşte o yıllarda çok ilginç bir eylem başladı İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesinin önünde. Çocuklarını, eşlerini ve ailelerini arayanlar, CUMARTESİ ANNELERİ adıyla oturmaya başladılar. Bu kayıp aileleri önceki cumartesi günü yeniden oturma eylemi için aynı yerdeydiler. Kayıpların çocukları büyümüş birer delikanlı, genç kadın olmuşlardı. Cumhuriyet ve Birgün gibi gazetelerin eylemin habercisi olan manşetlerini okuduğumuz gün bir provokasyon çıkarma hazırlığı sezmiştik. Biz sezdiğimize göre emniyet güçleri haydi haydi sezmiş olmalıydı. O eylemde yaşlı başlı anneler vardı. Onlara yönelik bir müdahalenin dünya kamuoyunda ortaya çıkaracağı yankılar da biliniyor olmalıydı kuşkusuz. Ama sanki Türkiye’de ilk kez böyle bir olayla karşılaşılıyor gibi polisler biber gazı, plastik mermi ve Allah ne verdiyse kafa göz girişti oturan kadınlarla erkeklere. Ertesi gün ortaya çıkan fotoğrafları görünce Emniyetimiz eseriyle mutlaka gurur duymuştur. Demirören Haber Ajansı muhabirinin de bacağından gaz bombası fişeğiyle vurulduğunu öğrendik bu arada. Muhabir, polisin kendisini HEDEF GÖZETEREK vurduğunu söylüyor. Vallahi kutlarım müdahale ekiplerini... Gezi olaylarının “işaret fişeği”ni atan FETÖ’cü polislerin provokasyonlarına taş çıkartan bir müdahaleydi bu. Sonuçtan ve ortaya çıkan algıdan memnunsanız kutlarım sizi.  
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
Sakarya ili ve Cumartesi anneleri 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.