Allah iyiliğinizi versin...

A -
A +

Basık ilkokul koridorlarında panoya asılan resimlerdeki gibi; bir anne, ortada bir çocuk ve bir baba el ele yürüyorlar. Üstü başı dökük, saçlarını ıslatıp ustabaşından bir saatliğine izin almışlığın burukluğu suratındaki eğik tebessüme yapışmış bir baba. Belli ki çalıştığı evin hanımının eskilerini giymiş anne. Çocuğun boyu dizlerime, giydiği buruşuk gömlek ise topuklarına kadar. Üzerinde "Maşallah" yazılı çapraz şerit, suratında şaşkın bir ifade. Hepsi o kadar hoş ki... Yanımdan geçerlerken küçük beyi tebrik ediyorum. Cebimde ne varsa avucuna doldurduğumda; baba çocuktan daha şaşkın, anne korku dolu gözlerle bakıyor!.. "Âdettendir" diyorum, biraz olsun gevşiyor yüzleri. "O zaman öp ablanın elini" diyor baba küçüğe. İşlek caddenin ortasında, milletin afallar bakışları arasında elimi uzatıp öptürüyorum. Hepimiz gülüşüyoruz...

Yol paramın kalmadığını fark etmem, minibüs şoförünün artistliği, kimliği rehin bırakmam, diğer yolcuların "Fakirsin sen, fakirrr!" bakışları, trafik, o, şu, bu... Hiçbir şey keyfimi bozamadı! İyi bir şeyler yapmak insana iyi gelir. İnsanlığa da... İyi bir şeylerden daha da öte, iyilik yapmalı. 'İyilik...', asidi kaçmış kola şişesi kıvamındaki bireyin "Nasılsın?" sorusuna verdiği bayık cevap değildir! İyilik, insanlık sanatıdır!.. Vicdanın tonudur...  Mutluluğun yoldur... İyilik yaptığımızda ve bunun olumlu sonucunu gördüğümüzde beynimizdeki mutluluk hormonu 'Dopamin nöronlarını' aktif hale gelir. Allah, iyilik yapmayı emrederken  beynimize bunu ödüllendiren bir sistem kurmuş...

Canlı yayına telefonla bağlanıp on bin milyon bağışlamak şart değil, iyiliğin küçüğü büyüğü olmaz. Hulusu kalple, Allah rızası gözetileni olur...  Çitlediğin çekirdeklerin kabuklarını avuçla karınca yuvasının ağzına bırakmak oluur, otobüste boşalan koltuğa hamle yapan saygısızı tek dirsek darbesiyle saf dışı edip yaşlı teyzenin oturmasını sağlamak oluur, market kasasında kredi kartı onayını beklerken fazladan bir iki poşetin ağzını açıp arkadakini sevindirmek olur... Ayakkabısının bağcığıyla uğraşan ufaklığın ikinci düğümü atmasını sağlamak için parmağınızla ilk düğümün üstünü bastırmak oluuur. Olur da olur...

"Yalnız iyilik yapmak yetmez; iyiliği incelikle de yapmak gerekir" demiş Diderot. Ben de diyebilirdim ama neyse... Başa kakılan bir iyilik daima hakaret yerini tutar. Ben mesela  elimde çuvalla kuru mama seksen yedi sokak kedisi doyuruyorum ama söylemem. Geçen yine iyilik yapıyorum... Şaka şaka... "İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir" demiş büyüklerimiz. Ben de diyorum ki;  Allah hepimize 'iyilik' versin...
Ninem diyor ki; Herkesin ettiği yoluna gelir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.