Köylünün biri, ineklerinin sütünden tereyağı yapardı.
Her gün tereyağının bir kilosunu kasabadaki fırıncıya satardı.
Aldığı paranın bir kısmıyla fırıncıdan bir ekmek alır, köyüne dönerdi...
Bir gün fırıncı köylüye çıkışmaya başladı:
"Ben, sana güvenerek getirdiğin yağları hiç tartmadan aldım. Müşterilerime sattım. Oysaki sen yağları eksik tartıyormuşsun. Seni şikâyet edeceğim!"
Köylü, yağları kendisinin tarttığını, hepsinin de bir kilo olduğunu söyledi.
Fırıncı, köylünün o gün getirdiği yağı tarttı, yağ bir kilodan azdı.
Fırıncı, köylüyü mahkemeye verdi. Fırıncıyı dinleyen hakim köylüye dönerek;
"Sen bu adamı aldatıyormuşsun. Tartıda haksızlık yapıyormuşsun, doğru mu?" dedi.
Köylü;
"Hakim bey, ben fırıncıya her gün bir kilo yağ veririm. Alacağım paranın bir kısmıyla kendisinden bir ekmek alırım, köydeki terazimin gramları çoktandır kayıp. Ben, gram olarak fırıncının bir kilo diye verdiği ekmeği kullanırım. Eğer fırıncının ekmeği bir kilodan azsa benim yağım da az olur.
Fırıncı birden telaşlandı. Davasından vazgeçmek istese de hakim kabul etmedi. Fırına adam gönderildi, birkaç ekmek getirtilip tartıldı. Ekmeklerin hepsi bir kilodan azdı!..
Köylü davayı kazanmış, fırıncının hilesi ortaya çıkmıştı.
Gökten üç elma yerine kabak kadar bir sosyal mesaj düştü;
"Ne ekersen onu biçersin!"
Ninem diyor ki; Hileyle iş gören mihnetle can verir...