Nisan ayı başladı, artık bahar geldi…
Tam temizlik vakti!
Yazmayan kalemleri,
Sayfası bitmiş defterleri,
Kulpu kırık fincanları,
‘Zayıflayınca giyerim’ kıyafetleri,
Dibi kararmış tencereyi,
Taşındığınız hangi evden kaldığı,
Hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları
Atın!..
Ooh, bir ferahlayın… Bakalım tamam mı?
Şimdi; ihtimalleri atın.
‘Olacaktı, son anda olmadı’ları atın, olmamış işte...
Takılıp kaldığınız o günü,
Düşünüp durduğunuz o lafı
Atın!..
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin
aklınızda kalan son görüntüsünü,
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin
hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
Atın!..
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini,
Aldığınız en kötü haberi, duygusal vampirleri,
İçinizi kemiren o ukdeyi
Atın!..
Zamanı gelince yiyeceğiniz
soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin tadı olmaz,
Dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi...
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini,
Pazartesi başlarım rejimlerini
Atın!..
Cevabı olmayan soruları,
Kaçırdığınız fırsatları,
Atıldığınız işi,
Beceremediğiniz ilişkileri,
Üzenleri, duygusal vampirleri
Atın!..
Arkanızdan konuşanları,
Önünüzü kapayanları,
Alamadığınız terfiyi,
Oturamadığınız evi,
‘Şimdiki aklım olsa’ları,
Çalışmayan saatleri,
İşe yaramayan fikirleri,
Kaçan trenleri,
Zamansız yaşlandıran dertleri,
‘O gün’ olanları…
Halının altına süpürdüklerinizi,
Dolabın dibine iteklediklerinizi
Atın!..
Ve… Yeniden başlayın!
Ninem diyor ki; Akan su yosun tutmaz.