15 Temmuz

A -
A +

Aslında bizim buradaki hikâyemiz yeni değil… 15 Temmuz İki bin on altı; Zaman farklı... Dünya faklı… Nesil farklı… Şartlar farklı… Düşmanlarsa; Aynı bed ruh kökü üzerinde yükselen işgalci, sömürgeci milletlerin mirasçıları. Ve ‘Hizmet’lerindeki ihanet çetesiyle iç uzantıları!.. Sonuç; Türk milletinin yine yeniden yazdığı şanlı bir kahramanlık destanı!

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın”
Ecdadının soluğunu ensesinde hisseden Türk milleti işgale, emperyalizmin uşaklarına ve cuntaya karşı hep birlikte direnişe geçti! Gözü dönmüş teröristler, bu beklemedikleri direnişe alçakça ve hunharca karşılık verecekti. Ancak, bu millet bağımsızlığımızı zedeleyecek hiçbir güce boyun eğmedi, eğmeyecekti!!
Tıpkı Çanakkale’de, Gelibolu’daki gibi… Kut-ül Amare, Kurtuluş Savaş’ındaki gibi... Nene Hatun’lar, Sütçü İmam’lar, Halime Çavuş’lar, İpsiz Recep’ler, Yörük Ali Efe’ler, Hasan Tahsin’ler, Şahin Bey’ler… tekrar vücuda geldi!.. 
Tüm Türkiye’de, yediden yetmişe, her yaştan, her görüşten halk; iradesine, demokrasisine, geleceğine sahip çıkmak için; tek yürek olup bir araya geldi! Kulaklarında sala yüreklerinde iman; Vatan, millet, bayrak aşkıyla, Allah yolunda; ölüm saçmaya kararlı namlulara, bombalara, kurşunlara, savaş uçaklarına kendini siper etti.
“Unutma..!!
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır.
Her kışın baharı vardır.
Karanlıktan aydınlığa çeviren, hüzünleri ferahlığa tahvil eden, bir yüce el, bir yüce kudret vardır.”
Ve şairin de dediği gibi;
O gece... O yüce irade, imanıyla, vatan aşkıyla, silahsız direnen Türk milletinin yanındaydı!
Türk milleti, tüm dünyaya millî iradenin ve vatanperverliğin gücünü tekrar ispatlayacaktı.
Türk milleti, bir kere daha “Bir ölürüz bin diriliriz” dedi! Başta ‘Başkomutan’ olmak üzere, tüm Türk milletinin üzerindeydi kefeni!.. O gece, İstiklal Marşımız hep bir ağızdan yinelendi; “ bu hayasızca akın” “Dursun!” diye tüm Türkiye yekvücut direndi! Ve… Zafer, Türk milletinindi!!
Ve HAİNLER… Onlara ne denebilir ki?.. Zamanında şair gerekeni söylemişti;
“Tükürün milleti alçakça vuran Darbelere! 
Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!”
Sen ki ruhu satılmış hain,
sen, ihaneti alnından vurdu diye ‘Otuz kurşun sıktığın’ Ömer Halisdemir’in,
tatbikat var yalanıyla kandırdığın, silah bırakırken "Ben vatanı satmam!.. " diye ağlattığın Mehmetçiklerin,
‘Halka ateş aç’ emrine uymamak için intihar eden şerefli askerin müsebbibisin!
Sen ki; kalbi mühürlü lain, 
Cumhuru hiçe sayıp, Cumhurbaşkanının canına kastettin.
Sen gökten ateş yağdırırken sadece milletine isabet ettirmedin;
'Sıksan şüheda fışkıracak' toprakları da deştin!.. 
Sen, ECDADINA kastettin! 
Allah'a… Vatana… Atana hesap veremeyeceksin!.. 
 
***
Evet… Bu hikâye yeni değil... Bu kıyım hamlesinin başrol oyuncuları; yüz yıl önce Kurtuluş Savaşı’nda üzerimize ateş kusanlarla aynı karanlık yolun yolcuları… Felaketimizi dileyen bed ruhlu emperyalistlerin tohum artıkları. Ve mütecaviz emelleri Mondros’ta, Sevr'de dayatılanları uygulama iştahı…
Karşılığı ise… Yüz yıl önceki cevapla aynı; bir ‘diriliş destanı!..’ Mevcudiyetinin bedelini kanla, canla, fedakârlıkla ödemiş Türk milletinin; ruhunu bayrağına sararak kudretini ve istiklale sadakatini ispatı!!
Şühedanın mübarek kanı üzerinde bize devredilen bu aziz vatanda… Dirlik ve beraberlikle; Millî irade ve tam bağımsızlıkla… Kutlu Türk milleti ‘Kıyamete Kadar Baki Kalacak’ 
Aynı bayrağın altında, aynı imanla, aynı ruhla!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.