Ustalık eseri

A -
A +
Anaokulu, oyun grubu, yaz kampı, kültür-kuşak farkı diye tutturanlara...
Büyükler nimettir... Onlarla yaşayabilmek ise fazlası... Anneanneyle, babaanneyle, dedeyle büyümek şanstır! Her şeyden önce anne-babaları tarafından büyütülmüş çocuklara göre daha olgun ve daha anlayışlı olmaktır. Bir lükstür... Bir önceki neslin efendiliğinden, kültüründen, samimiyetinden pay almayı beraberinde getirir... Zenginliktir; farklı kuşaklardan, şehirlerden, yaşanmış uzuun ömürlerden derlenen kültür önünüze serilmiştir. Keyiflidir... Aynı anda kocaman bir insan ve ufacık bir çocuk olabilmek için gerekli altyapıyı edindirir. Maniler, bilmeceler, özlü anneanne sözleri edinmenize ve gerektiğinde acımasızca kullanıp eğlenmenize imkân verir...
Eciş bücüş kurabiyelerden yola çıkıp tarhana, kesme makarna, boza yapmayı bile öğrenmişsinizdir. Kullandığınız deyimleri çoğu insan bilmez. Hüzünleriniz de özlemleriniz de biraz olgunlaşmıştır anneanneyle birlikte... Büyükanneyle büyüyen çocuklar, sakin bir birey olarak evrilir hayata. Sabırlı ve olgun bir insan olur...
Onlar ebeveynlerden daha toleranslı ve paylaşımcı olduklarından her şeyde torunuyla beraberdir. Beraber hamur açılır, tabure üzerinde bulaşık yıkanır, masallar öğrenilir, abdest alınır, misafircilik oynanır, kuşlar beslenir, o örgü örerken koşulur zıplanır sonra beraber öğle uykusuna yatılır... Biraz büyükanne biraz arkadaştır. Büyüklerle yetişen çocuklar evet biraz sevgi arsızı olabilir ama sevilen bir çocuğun özgüvenine sahiptir...
Anneanneyle, babaanneyle büyümek; beyaz sabunla büyümektir. Temiz çamaşır kokusu, beyaz tülbent, maarif takvimi, renk renk açan güller, tenekede filizlenmiş çiçekler, bahçeye uğrayan başıboş kedi, eski saat tik-takları, rüzgârda hışırdayan ağaçlar demektir... Dualarla uyutulmak, sonsuz sevilmektir... Itırlı kolonyaları ve gül suyunu bilmektir... Öğle uykusundan uyandığında soba üzerinde kaynayan çayı görüp mutlu olmak ve çayın yanında ne yeneceğini yattığın yerden tahmin edebilmektir... Gözleri belerte belerte şehir efsanelerini, menkıbeleri, yaramaz çocuğun başına gelenleri dinlerken, el açması börek yemektir...
 ... ve büyüyünce de ninenin, dedenin gözdesi olmaktır. Bu nedenledir belki çocuklarının bile bize duyduğu sevgiyi kıskanması. Ve hatta belki yine bu nedenledir hastalandığında, tırnakları uzadığında, yastığı alçak geldiğinde, canı elma istediğinde, birine ya da bir şeye içerlediğinde, yeni bir eşarba, pijamaya ihtiyacı olduğunda... kimseye değil de yalnızca 'size' açabilmesi derdini...
 Büyükler nimettir... Onlarla yaşayabilmek ise fazlası... Anneanneyle, babaanneyle, dedeyle büyümek şanstır! Anne babanın hayat gailesi içinde 'deneysel' ürünü değil, büyükannenin-dedenin 'ustalık eseri' olmaktır...
 
Ninem diyor ki; Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.