Deyimler nasıl dendiler?

A -
A +
 
İLK GÖZ AĞRISI: Eskiden savaşlar çok olduğundan Anadolu'nun hemen her köyünden, her hanesinden cephede savaşan bir asker olurmuş... Bu askerlerin geride kalan anaları, kardeşleri, hanımları, nişanlıları, yavukluları olurmuş elbette. Bu biçareler, vatanını, milletini, dinini muhafaza için cephe cephe koşan yiğitleriyle elbet gurur duyarlarmış ama ağlamadan, gözyaşı dökmeden de gün geçirmezlermiş. Bazen aşikâr, bazen gizli gizli ağlayan genç kız ve gelinlerimizin gözleri çapaklanmaya ve ağrımaya başlarmış. Birbirleriyle konuşurken, o zamanın terbiyesi icabı:
"Senin yavuklun, senin kocan" diyemezler, utanırlarmış. "Benim göz ağrımdan hiç mektup gelmiyor, seninkinden haber var mı?" diye sorarlarmış...
ATEŞ ALMAYA MI GELDİN?: Eskiden ateş yakmak bir hayli zor olduğundan sönünce, ateş küreği ile komşuya gidilir, bir parça ateş alınırmış. Ateş almak için komşuya geçen kadınlar, kürekteki ateş sönmesin diye oturup çene çalamazlar ve acele ederlermiş. Kapıdan içeri girmeyerek, kısa bir konuşmadan sonra gitmek isteyen ziyaretçilere;
-Ateş almaya mı geldin? denmesi de işte bu devirlerden kalmadır.
ELİNE SU DÖKEMEZ: Eskiden, namaz abdesti alınırken, abdest alan kişi, bir usta ise, çırakları, kalfaları, Medrese hocası ise mollaları, öğretmen ise öğrencileri, eline ibrikle su dökerek abdest almasına yardımcı olurlardı. Böyle önemli bir kişinin eline, yolu yordamınca, ibrikten su dökmek için, o kişiye biraz yakın olmak, onun yanında iyi kötü bir yer almış bulunmak gerekirdi. Yoksa her önüne gelenin yapacağı iş değildi. İşte bu nedenle, iki değerli kişi ölçülürken, bilgisi, yeteneği, zekâsı daha az olan için, bu deyim kullanılır.
AVUCUNU YALA: "Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın" anlamında kullanılan bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınma. Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir yazın gelmesini bekler. Başka yapacak bir şeyi yoktur.
FOYASI MEYDANA ÇIKMAK: Kuyumcular yaptıkları yüzük küpe gerdanlık gibi ziynet eşyalarının üzerine mücevherin ışığı daha iyi yansıtması ve parlaklığının artması için 'foya' adı verilen bir madde sürerler. Zamanla sürülen bu foya dökülür. Bu duruma ‘foyası çıkmış’ denilir. Halk arasında yalan söyleyen sahtekârlık yapan kişilerin yalanları ortaya çıktığında "foyası meydana çıktı" şeklinde benzetme yapılır…
 
Ninem diyor ki;  Mühim olan laf değil, kiminle lafladığın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.