Geleceğimizin garantisi tasmalı bir köpek mi? Ağlayan bir çocuk mu?

A -
A +
İstatistiklere göre Türkiye nin nüfus artış hızı yüzde 13,5'dan yüzde 12'ye gerilemiş. Böyle devam ederse 2035 senesinden sonra zirve yapıp aşağı düşmeye ve iftihar ettiğimiz genç nüfusumuz yaşlanmaya başlayacak. 
Konunun ciddiyetine binaen teşvikten öte bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğini söylenince medya hemen sokağın nabzını tutup aile reisleri, sosyologlar, evliler, bekârlar, dedeler ile görüşerek bunun sebebini araştırmış, 
Hepsinin ortak görüşüne göre geçim sıkıntısı ve yetersiz asgari ücret üç ve daha fazla çocuk sahibi olmaya engelmiş. Hükümet çocuk için yardım yaparsa durum düzelir diyorlar. 
Ekonomik sebepler inandırıcı bir açıklama değil. Üç veya daha fazla çocuk sahibi ailelere bakın, orta halli ve fakir ailelerde çocuk sayısı varlıklı ailelere kıyasla daha fazla ve onları rahatsız edici seviyede. Refah seviyesi yükseldikçe aileye ve çocuk sayısına bakışta değişiyor. Ekonomik yeterlilik teşvik etseydi AB üyesi ülkelerinin beli bükülmezdi. Çocuk yerine evlerinde köpek beslemeyi tercih ediyor.
Bana göre sebep şudur,
Bir bebek sahibi olurlarsa rahatları kaçacak, hayatları üzerinde daha az kontörlü olacak. Alıştıkları özgürlük kısıtlanacak, bireysel rahatlık azalacak. Hem boynu tasmalı bir köpekle kaldırımda yürümek ağlayan bir çocuğun arabası ile yürümekten daha keyif verici olabilir bazılarına göre. 
İtaatkâr ve uysal köpeği "matildayı" etrafı dağıtan, kıyafetlerini etrafa saçan, ödevlerini hatırlatmak zorunda bırakan oğlundan daha fazla sevdiğini söyleyen anne eğer hucceten ölmezde yatağa bağımlı olursa sadakatinin karşılığını köpeğinden alacaktır. 
Bu durum gözlerimizin önünde cereyan eden bir trajedinin ailelere sirayet eden sonucudur.
Genç nesil ciddi manada ruh sağlığını kaybediyor. Gençler atalarından ailelerinden gelen değerleri bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan narsisizm ve enaniyette feda ediyor. Genç nesil yalnızlaşıyor, aşırı bencil, zevkperest, öfke ve nefret dolu sadece kendine bakan kaygı ve öfke dolu insanlar haline geliyor. Bu nesilden çoğu genç evlenemeyecek, aile kuramayacak, bu gün evlenip yarın boşanacak, iş yerinde dikiş tutturamayacak sanal dünyada yaşayıp gerçek dünyada ölecekler. 
Yapılan çalışmalar ailesi olan ve ailesiyle iyi ilişkileri olan insanların mutlu olduğunu ortaya koymaktadır. Aile ve çocuk sevgisi, para ve çalışma hayatındaki başarıya kıyasla çok daha mutlu edici. Ama bunu nasıl anlatacağız?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, suça bulaşmış çocuklar için "Koç"luk hizmeti vereceklerini belirterek "Bu çocukların ailelerini de eğitime alacağız. Çünkü bu çocukların suça bulaşmasında ailelerin rolü büyük" açıklamasını yaptı.
Doğru tespit, çünkü iyi bir aile reisi, iyi bir arkadaş ve iyi bir çalışan değil bir film yıldızı, şöhretli bir sporcu, en azından kolay servete kavuşan bir zengin olma rüyası evlerde başlıyor, peşinden Medya ve TV programları onların bu saplantılarını besliyor. 
Şuna dikkat etmeli.
Bu neslin kültürünün beslenip yaşadığı ve nefes aldığı nokta TV, internet, film, müziktir. Bunları dikkate almadan yapılmış bir çalışma eksik kalır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu konuyu ilk sıraya almalı. Yoksa Geleceğimizin garantisinin kaldırımda birlikte yürüdüğümüz boynu tasmalı bir köpekte değil de ağlayan bir çocukta olduğunu kim anlatacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.