İİBF mezunu işsizler ve tüm işsizler

A -
A +
Prof. Dr. Şevket Tüylüoğlu "İİBF Mezunlarının Kadro Sorunları ve Çözümleri" başlıklı yazısında soruyor: "Diş Hekimliği Fakültesinden mezun olmayan birine kendinizin ve çocuğunuzun dişlerini teslim edebilir misiniz?" Eğer "Hayır" diyorsanız ciddi bir sorunumuz var. Bu sorun, İİBF mezunu işsizlerimizin ve tüm üniversite mezunu işsizlerimizin durumunu tartışmaya açmaktır. Karşılığını bulması umuduyla sütunumuzun hacmi ölçüsünde çözüme bir pencere açmaya çalışalım...
Ülkemizin çalışanlarının istihdamındaki dağılım, TÜİK istatistiklerinde 2013 yılı rakamlarına göre 25,5 milyonluk kayıtlı çalışanımızın yüzde 87'si olan 22,2 milyonu özel sektörde, yüzde 13'ü olan 3,3 milyonu da kamu sektöründe istihdam edilmektedir. (Ocak 2015 rakamları 3 milyon 263 bin 777 kişi kamu çalışanı) Bu durumda İİBF mezunları da bir yandan özel sektörde iş bulmaya çalışırken diğer yandan kamuda çalışma hakkını kullanma mücadelesi veriyor.
Zaten kamuda dar olan iş alanında Kamu Yönetimi, İş İdaresi, Bankacılık, Maliye Uzmanlığı konularında eğitim almamış ve uzak diğer fakülte mezunlarının başvuruda bulunması ile önleri iyice tıkanıyor. Yukarıdaki dişçi hikâyesi burada yerine oturuyor ve bu her iki taraf için de haksızlık. Uzmanlaşma, ehliyet ve liyakat nerede kalıyor?
Kamu alanındaki istihdamda diğer hendek ise, İİBF mezunundaki sayı ile açılan kadro sayısı arasındaki uçurumdur. 400 binlik talebe karşılık KPSS'ye göre atanan yıllık sadece yüzde 1 veya 2'lik kadronun yetersizliği ortadadır. Burada yapılması gereken asgari uygulama yüzde 10 ile başlayacak, işsiz mezunların sayısı ve ekonominin hazmetme kapasitesi ile barışık bir oranda kadro açılmasıdır. Hükümetle, Bakanlıklarla iletişime geçen, televizyon, yazılı basın ve sosyal medyada seslerini duyuran İİBF mezunlarının çözüm arayışları devam ededursun öte yandan her yeni üniversite açtığı İİBF ile mezun sayılarını şişirmektedir. Eğer bu fakülteleri açıp, öğrencileride mezun ediyorsak bunların iş bulma sorunlarının çözümünde de üniversite olarak paydaş olmak gerekir.
Üniversite-İş Dünyası eşleştirme programları maalesef en kullanılır çözüm yolu olmasına rağmen birkaç özel üniversite dışında hâlâ uygulanmıyor. İş arayan da, çalışacak yetkin eleman arayan da karanlıkta birbirini kovalıyor.
Ben Mezerich, facebook'un kuruluş hikâyesini anlatırken diyor ki:
"Biz son sınıf öğrencilerini davet ettikleri salonda herhâlde 200 kişi kadardık. Gözlerimizde parlayan tek şey, tek derdimiz bizi iş için seçecek olan siyah renkli, minik beyaz kuş desenli kravatlarından tanıdığımız, davetçi firma temsilcilerine kendimizi ispatlamaktı. Girdiğimiz sınavlar hiç mühim değildi, geleceğimizi asıl belirleyen onlarla tanışmaktı. Bu organizasyonu yapan bizi onlarla bir araya getiren Üniversitedeki PHOENİX-SK kulübüydü. Bu tür sekiz kulüp bünyesinde, nesiller boyu ülkenin liderlerini, politikacılarını, iş dünyasının devlerini yetiştiren, denetim altında ve onlara destek sağlayan kişileri barındırıyordu. Bu üniversite kulüplerden birine dâhil olmak öğrenciye anında kişilik, güvenli bir iş ve sosyal statü kazandırıyordu..."
Her üniversitemiz, iş dünyası, politikacı, iş adamı, sanayici, bürokrat çözüme katkı sağlayacak her kişi ve kurum ile bu öğrencileri, bu gençleri bir eşleştirme programı içinde bir araya getirmeli.
Stephan R. Cowey buna "Great work Great career" yani, "kariyer köyü kurmak" diyor.
Üniversiteler bu çığlıkları artık duymalı ve ekmeklerinin garantisinin öğrencileri olduğunu unutmamalı. Bu sıkıntının devamı halinde, bazı üniversiteleri işsiz mezun üretiyor diye etiketleyip "doğal seleksiyon" sonucu ileri yıllarda eğitim dünyasının dışına atacaktır...
Tek makaleye sığmayan bu konuya önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.