Asrın ihanetinde ikinci dalga…

A -
A +

FETÖ’nun Türkiye'ye yaptığı saldırıdan sonra ortaya çıkan hasar üzerinden senaryo üreterek Ehl-i sünnet cemaatleri ve tarikatları hedef tahtasına koyarak yok etmek, kitleleri İslâm'dan uzaklaştırmak için seferberlik başlatan ikinci bir dalga ile karşı karşıyayız.

Bu dalgaya üfürenler, bir taraftan laikler, diğer taraftan FETÖ bozgunundan yas tutanlardır. “FETÖ yeteri kadar güç biriktirince ihanete kalkıştı, onca Müslüman’ın kanına girdi. Şimdi muteber olan başka bir yapı (cemaat) yarın aynı gücü elde ederse onun da benzer şeylere kalkışmayacağı ne malum?” diyerek tankların önüne yatan cemaatleri, tarikatları hedef tahtasına koyuyorlar.

FETÖ fitnesi, dinimizi öğrenirken başvurduğumuz kaynakları yeni baştan düşünmemiz gerektiğini, devletten beslenen, işi İslâmı taliplilerine öğretmekle vazifeli çoğu kurumunda naylon ve işe yaramaz olduğunu bize gösterdi.

Eğer bir meczup kendisini "Mehdi" diye yutturabiliyor, etrafına insanları toplayabiliyorsa önce bundan utanç duymaları lazım.

Yıllar öncesinden Papa’ya Kilisenin davasına hizmete hazır olduğunu mektup ve ziyaretle açıkça ilan eden “CIA’ye, MOSSAD’a, Vatikan’a ve İngiliz derin devletine bağlı bir hareket” asla İslami bir cemaat olamaz.

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil "Asrın İhanetinin Analizi!" başlığıyla (tamamı için Bkz.ahmetsimsirgil.com/asrin-ihanetinin-analizi/) yaptığı incelemede şöyle diyor:

"Gülen'in, başta İlahiyatçılar olmak üzere önemli sayıda gazetecinin katıldığı ilk Abant toplantısına gönderdiği şu mesaj, her şeyi ifade etmekteydi: 'Vahye dayalı, hayatın her alanını kuşatan İslam’ı tehlikeli ve millî birliğe zarar verici buluyorum' diyerek 1428 yıllık İslam’ın özüne, aslına düşman olduğunu açıkça ortaya koyuyordu. 

Daha sonra Gülen’in Papa ile diyaloğu uzun süre gündemi meşgul edecekti.

Zira Gülen’in Papa’ya yazdığı mektubu çok çarpıcıydı. Gülen, 10 Şubat 1998 tarihli Zaman gazetesinde yer alan mektubun başlarında maksadını şöyle ifade etmekteydi:

'Pek muhterem Papa Cenapları,

Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik. İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır!'

Gülen açık bir biçimde o güne kadar yaşananlardan Müslümanların sorumlu olduğunu ve kendisinin de Papalık Konseyi'nin bir parçası olduğunu dünyaya ilan ediyordu. Yani bu ifadeler “Dinler arası diyalog” denilen olayın aslında İslam’ı yok etme projesi olduğunun dünyaya haykırışı idi. Fakat Müslümanların artık gözleri bunları görecek durumda değildi...”

İslamın içini ulu orta, göz önünde, tef-dümbelek çalarak böylesine boşaltan, Papalık misyonunun emrinde olduğunu söyleyen bir hareketin ihanetini, İslami bir cemaatten zuhur etmiş gibi servis edenler, bu vebalin ortaklarıdır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.