"Cehlin bu kadarı sehl olmaz..."

A -
A +

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girebilmesi için zaruri olan ve acilen yapılması gereken anayasa değişikliğine, milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili maddenin de yangından mal kaçırır gibi eklenmesi sonrasında meydana gelen tartışmalar, tam manasıyla bir kara mizah! Memleketin bunca girift meselesi orta yerde çözüm beklerken, üstüne üstlük Türkiye'yi hayati derecede ilgilendiren Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya'da savaş tamtamları çalınırken zoraki çıkarılan krizlere bir yenisini eklemek asla akıl kârı değil... Ama gelgelelim ülkeyi yönetme iddiasındaki beylerin son üç yılda yaptıklarına bakınca şaşırmamak gerekiyor. Fındık kabuğunu doldurmayan tartışmalar, lüzumsuz alınganlıklar, kaş yapayım derken göz çıkarmalar artık vak'ayı adiyeden sayılır oldu! Öyle ki gelinen bu noktada Nevizade'nin meşhur sözünü hatırlamamak mümkün değil; 'Cehlin bu kadarı sehl olmaz, kesbsiz ta bu kadar cehl olmaz... ' Yani bu kadar cahillik (burada iş bilmezlik diyelim) kolay değildir. Eğitimi yapılmadan bu kadar cehalet (biz yine işbilmezlik diyelim) olamaz! Düşünelim bir kere, şimdiye kadar hangi düzenleme ve icraat sancısız sakıncasız gerçekleştirilebildi? Bankacılık mevzuatı mı, ekonomik programlar mı, af meselesi mi, anayasa değişikliği mi? Sivil siyasetin iyice köşeye sıkıştırıldığı bir dönemde halkın yüzde seksendördünü Milletvekili maaşlarının arttırılmasına karşı dikmek, parlamentonun örselenmiş itibarını biraz daha yerlerde süründürmez mi? Maaş düzenlemesi özünde gerekli olabilir, ama yapılış biçimi ve zamanı haklıyken haksız duruma düşmeye mahkum etmiştir. Şimdilerde çıkıp Meclisin itibarı savunulacağına, işin başında bu duruma meydan verilmeme basireti gösterilseydi... Ama iş işten geçti bir kere. Hükümet ne kadar referandumdan kaçarsa kaçsın sandığın ucu görünmüştür. Bu noktada iktidar partileri daha fazla ayak dirememelidir. Kara mizaha bakınız ki, bir ticaret odamızın başkanı (Ankara) halkoylamasının masraflarını üstleneceğini ilan ediyor. Bir köşe yazarı da (Cüneyt Ülsever) 'yeter ki bu hükümet gitsin diyor vatandaş sandık başına giderken beş milyon lira da para götürüp referandum masrafını karşılasın!' diyor. Referandumu önlemek için üç liderin Boğaz Köprüsü'ne çıkıp intihar tehdidinde bulunmasını işleyen karikatürler ise kara mizaha tuz biber ekiyor. Şubat ayında anayasa kitapçığının fırlatılmasına sahne olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında iddialara göre bu defa referandum konusu görüşülecekmiş! Hayrınıza söyler misiniz, referandumun MGK ile ne alakası var? Ama Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın en uzun süre bir arada olduklar yer MGK... Baksanıza şimdiye kadar başbaşa yaptıkları en uzun görüşme 29 dakika! Acaba iki sayın büyüğümüzün görüşecekleri mevzu mu kalmamış?! Sözün özü bu durum daha fazla devam edemez. GRİ PROPAGANDA! Afganistan savaşını Amerikan medyasından daha ateşli şekilde savunan birkısım medya gri propagandayı o kadar abarttı ki, neredeyse Türkiye'nin doğrudan savaşa girdiği zannedilecek. İyi de bu savaşın uzun süreceğini bu işten anlayan dünyadaki bütün insanlar söylüyor. En fazla da Bush söylüyor! Eğer şimdiden malum medya malzemesini tüketirse sonra ne yapacak? Bir hafta evvel, Raşit Dostum'un ağzından beş ila yedi bin taliban askerinin saf değiştirdiğini söylediler. Şimdi ise yüz ila üçyüz rakamlarına indiler. Hangisi doğru acaba? Eğer söylenenler doğru olsaydı Kabil ve Mezar-ı şerif şehirleri şimdiye düşmüş olurdu. Halkı yanlış bilgilendirmek belki bazı odakların ekmeğine yağ sürer ama etik değerlere aykırıdır. Taliban, başından beri yanlış yoldadır. Uygulamalarının islam adına olduğunu iddia etseler bile öyle değildir. Taliban oyununu sahneye koyan güçler de bellidir. Ama bizler bu kirli oyuna niye alet ediliyoruz ki? Plan iyice belli oldu; ABD, Kuzey İttifakı denen Özbek, Tacik ve Türkmenleri kullanarak Taliban'a yüklenecek. Bunların safından kopardıkları ile neticeye gitmeye çalışacak. Ama bu öyle bir iki haftada olacak şey değil. Habercilik adına kimsenin kafa karıştırmaya hakkı olmasa gerek... ABD topu topuna bir iki müfreze sokmuş Afganistan'a. Halbuki hedefe ulaşabilmesi için yüzlerce tabur asker sokması lazım. Peki ABD bu riske girecek mi? CNN'in Türkiye versiyonuna göre neredeyse Taliban rejimi devrilmek üzere. Ama kazın ayağı öyle değil. Şu ana kadar yapılan bombardıman, uçaklar riske girmemek için yüksek uçtuğundan sivil halka büyük zarar verdi. Körfez harbinin aksine bu defa CNN'e nal toplatan El Cezire televizyonunu izleyenler sivil halkın gördüğü zararı daha iyi anlayabilir. İSRAİL'DEN AYNI NUMARA! Şaron hükümetinden ayrılan Turizm Bakanın öldürülmesi, zor durumdaki İsrail'e yeni bir fırsat verdi. Daha önce dafalarca yaptığı gibi yine Filistin yerleşim merkezlerini işgal etti ve sivil halka ateş açıp altısını öldürdü, onlarcasını da yaraladı. İsrail böyle bir fırsatı fellik fellik arıyordu. Amerika'nın 11 Eylül saldırısını bahane ederek dünyaya yeniden nizamat vermek istemesi gibi İsrail de bu fırsattan istifade ile Arafat'ı bertaraf edip Filistin devletini önlemeye mi çalışıyor? Arap ve İslam dünyası yeni tertiplere karşı daha uyanık olmak zorunda. Şaron durdurulmazsa Orta Doğu'da daha çok kan akar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.