Kaset savaşları ve siyasi gündem

A -
A +

Evet, tahminler doğru çıktı ve kaset savaşları yine ve yeniden başladı. Öyle ki, siyasi gündemi de baştan sona doldurdu. Hal böyle olunca da özellikle ekonomik sıkıntıların ikinci, üçüncü plana düşmesi kolay oldu. Ve mesela yedi, evet yanlış okumadınız yedi kişinin alınacağı işe, tamı tamına altı bin kişi müracaat etti... Bu durum çok da yadırganacak bir husus olmadığı için, sık sık Türkiye'nin esenliğe çıkmak üzere olduğunu tekrarlayan Başbakan, siyasi gündeme katkıda bulumak için, AKP'nin karanlık bir geçmişe sahip olduğunu, CHP'nin ise bölücülerle işbirliği yaptığını söyledi. Şimdi ünlü köşe yazarları hem kaset savaşlarını, hem de Ecevit'in bu yeni çıkışını yorumlamaya çalışıyor. Askerin siyasi hayata müdahale niteliğindeki beyanlarına, haklı gerekçe bulmaya çalışanlar, sivil siyasetçiler görevini yapmadığı için askerin mecburen böyle davrandığını yazıyorlar. Nitekim Ecevit de bu suçlamaların altında kalmamak için yukarıda sözü edilen suçlamalarda bulunmuştu... Ama biraz geç kalmıştı! Öyle ya Tayyip Erdoğan hakkındaki kaset, iki hafta önce ortaya çıktığı halde hiçbir siyasi buna tepki koymamıştı. Ecevit'in bu gecikmiş tepkisi kendisini malum medya nezdinde aklar mı bilinmez ama, ellerine epeyce malzeme verdiği su götürmez. Bu arada aynı medyanın kalemleri, küçümsemek için soyadını bile kullanmadıkları "Tayyip"in asker tarafından bir güzel benzetilmesinden son derece memnunlar. Hatta savcının talebi doğrultusunda tutuklansaydı daha da memnun olacaklardı. Düne kadar, demokrasi konusunda başkalarını çifte standartlı olmakla suçlayanlar, mesela DEP milletvekilleri Meclisten atılırken seslerini çıkarmayanların, demokrasi isteme hakkı bulunmadığını söyleyenler, bugün o yazdıklarını unutmuş görünüp bambaşka havalardan dem vuruyorlar. Demokrasiyi evrensel standartlara göre değil, bilakis kendi dar görüşlerine göre değerlendiriyorlar. Görüşlerine katılmasalar bile, bir parti başkanını sırf tahkir etmek maksadıyla her gün "Tayyip" diye sözkonusu etmenin ayıbını ve hiçbir etik değere sığmazlığını hiç irdelemiyorlar. Ama bu çifte standardın bir gün bumerang gibi kendilerine döneceğini pek düşünmüyorlar... Bütün karşı propagandalara rağmen, hâlâ daha AK Parti veya Tayyip Erdoğan'ın anket sonuçlarında birinci sırayı almasının sebeplerini araştırıp doğru sonuca varmak yerine, hangi yöntemle olursa olsun onu bertaraf etmeye çalışmanın demokrasiye ne kadar zarar vereceğini düşünme zahmetine bile katlanmıyorlar. Askerin siyasete müdahalesinin sakıncaları veya yargının siyasallaşma tehlikesi bunları pek fazla ilgilendirmiyor. Sağ veya sol, siyasi görüşü ne olursa olsun, demokrasiyi, fikir hürriyetini, insan haklarını herkes için aynı samimiyette istemeyi öğreninceye kadar, bu ülkeye tam demokrasinin gelmesi mümkün değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.