Tek yol çözüm!..

A -
A +
Türkiye'de iç barışın sağlanması ve toplumsal kaynaşmanın güçlü biçimde hayata geçmesini önlemek için, iç ve dış odaklar var gücüyle çalışıyor...

6-7 Ekim kalkışma provası, Bingöl ve Hakkâri-Yüksekova saldırıları, çoktan beri sinyalleri alınan olaylardı. Zira aylardır, çözüm sürecini akamete uğratmak için çalışıp didinen şer odaklarının, mutlaka bu türden atraksiyonlara başvuracağı bekleniyordu. Kobani olmasa da başka bir bahane uydurulacaktı... Daha önce yapılan Silvan saldırısı veya Paris'teki PKK'lı kadınların infazı için, Kobani  veya ona benzer bir bahane mi vardı sanki?! Demem o ki, "Türkiye Kobani'ye yardım için zamanında gerekli adımları atmadı, o yüzden de 6-7 Ekim olayları yaşandı..." diyerek, sergilenen bunca vahşete kılıf uydurmaya çalışanlar, şayet bilmeden konuşuyorsa, gaflet ve cehalet içindeler. Lakin bilerek ve isteyerek bunu yapıyorlarsa, açıkça ihanet içindeler!.. Kobani'deki sivil halkın hemen tamamına kucak açarak, bütün imkânlarını seferber eden Türkiye'yi, hâlâ daha 'yardım etmiyor' diye suçlamak, hangi iz'an ve vicdana sığar ki?
Bakınız, meselenin Kobani'ye yardım filan olmadığı çok açık. Kobani, Türkiye'ye operasyon yapmak için seçilen alanlardan yalnızca birisi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dile getirdiği üzere, Türkiye'nin Suriye ve Irak'la olan 1250 km'lik sınırında, oyun üstüne oyun sergileniyor... PYD şefi Salih Müslim gibi piyonlar da, bu sinsi oyunlarda figüran olarak boy gösteriyor. Söyler misiniz, son üç-dört haftalık söylemlerinde, Salih Müslim'in tam olarak ne istediği belli mi? Kendisini yönlendiren güçlerin parmağı istikametinde, sağa sola savrulan bu kişi, kimler adına ve ne iş görüyor? Bu husus net olarak ortaya çıkmadıkça, Kobani meselesinde aklı karışanların, fikirleri de zikzak çizmeye devam edecek. Evet, mesele kesinkes Kobani değil. Mesele çözüm süreci ve Türkiye... Orta Doğu'da belirleyici güç konumuna yükselen Türkiye'yi, on yıllardır olduğu gibi, yine terörle meşgul edip zayıflatmak, ekonomik ve siyasi bakımdan istikrarsızlaştırmak, böylece hegemonik oyunları rahat oynamak...
Evet, oyun gayet açık oynanıyor aslında. Neyse ki, Türkiye devlet ve millet olarak, bu oyunları artık zamanında fark edebiliyor. Dolayısıyla geçmişteki gibi kolayca tuzaklara düşmüyor. Bir kısım medyadaki gafil entellere ve kiralık kalemlere rağmen, halkın kahir ekseriyeti durumun farkında ve büyük bir sağduyu ve sükûnetle olaylar karşısında uygun tavrı takınıyor. Halkımız samimi bir şekilde barış istiyor. Evet, tek yol çözüm ve tek hedef barıştır. On yıllarca terörden nemalanan içerideki şer odakları ve Türkiye'yi kontrol altında tutmak isteyen dış güçlerin iş birliği ile sürdürülen kirli oyun, bundan böyle kesinlikle tutmayacaktır. Daha ilk günden beri saldırı altında olan çözüm süreci, her şeye rağmen bu noktaya geldi. Geçen yirmi aylık zaman zarfında, vatandaşlarımız barış ortamının neler sağladığını daha yakından gördü. Bu sebeple başlangıca göre, bugün daha büyük destek veriyor. En büyük desteği de Kürt vatandaşlarımız veriyor. Evet, çözüm sürecine destek oranı, Kürtler arasında yüzde seksenin üstünde. Bu tablo barış için en büyük güvencedir aslında.
Menfur saldırılar bundan sonra da vukua gelebilir. Ama çözüm süreci mutlaka barışla sonuçlanacaktır. Bundan kimse şüphe duymamalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.