Operasyon operasyon üstüne!..

A -
A +

Acaba son üç-dört yılda Türkiye'de kim kime karşı, kaç tane operasyon yaptı ve sonucu ne oldu? Toplum bu operasyonları nasıl değerlendiriyor?

Yabancı menşeli operasyon kelimesi, dilimize fena halde yerleşti. Artık cerrahların yaptığı ameliyata da, emniyet kuvvetlerinin yürüttüğü fiilî takibata da, toptan operasyon diyoruz. Bir de son zamanlarda, "algı operasyonu" diye bir olgunun, yoğun dolaşımına maruz kalmış bulunuyoruz. Yani, operasyon operasyon üstüne!.. İyi de, bütün bu operasyonlarda, kim kime karşı neyi "opere" ediyor? Hadi biraz daha Türkçeleştirerek soralım: Kim kimden neyi yürütüyor veya kim kime karşı nasıl bir mücadele sergiliyor?..  Mesela devletin en mahrem ya da moda tabiri ile kozmik bilgilerine erişip, dışarıya (Bu 'dışarıya' ifadesine özel dikkat isterim) sızdıranlar, tam olarak neyin peşinde olabilir?  Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) soruşturmasında, bilirkişinin yaptığı üç aylık çalışmalarda; 2013 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında, üst düzey devlet erkânının kullandığı 161 kriptolu telefondan en az 31 tanesinin, toplamda 363 kez dinlendiğinin tespit edildiği belirtiliyor...

Aynı tespitlere göre, Başbakan (Tayyip Erdoğan), MİT Müsteşarı, Enerji Bakanı ve MGK üyelerinin kriptolu telefonları, dinlemeye maruz kalanlar arasında... Şimdi asıl soru şu: Yasa dışı dinleme süresince, acaba bu telefonlarda hangi konular konuşuldu ve bu bilgiler nerelere servis edildi? Soruşturma dosyasındaki bilgiye göre, dinlenen konuşmaların ses kayıtları, devlet sırlarını ihtiva ettiği için, şimdilik inceleme dışı tutulmuş. İleride yapılacak değerlendirmeye göre, bu ses kayıtları teknik incelemeye tabi tutulursa, hangi bilgilerin yabancı ellere geçtiği öğrenilebilecek... Acı gerçeğin altını çizelim: An itibariyle hiç de dost olmayan kulakların hakkımızda neleri duyduğu, hangi sırlarımızı ele geçirdiği bilinmiyor! Kriptolu telefonların dinlenmeye takıldığı tarihleri ve bir de, hemen akabinde devlet ve hükümete karşı tezgâhlanan mahut 17 ve 25 Aralık operasyonlarını hatırlayınız... Bir yıl önce bugünlerde, birileri Başbakana ve bazı bakanlara yönelik, fena hâlde operasyon çekmeye çalışıyordu. Şayet başarıya ulaşsalardı, bugün çok farklı bir durum söz konusu olacaktı. Zira kimin başbakan, kimlerin bakan olacağına kadar detaylı bir darbe hazırlığı yapılmıştı.
Ancak, "DÖNEMİN BAŞBAKANI" diye, hakkında dosya tuttukları Tayyip Erdoğan'ın, bu darbe teşebbüsüne karşı ortaya koyduğu müthiş refleksi hesaplayamamışlardı. O yüzden de hiç beklemedikleri duvara çarptılar... O günün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı aynı kararlı duruşu sergiliyor.  "Kuyruğuna basılanların ortalığı velveleye vermelerine aldanmayın..." diyerek, ilgili ilgisiz her kesimi uyarıyor ve devletin tavrını şöyle özetliyor: "İçeride ya da dışarıda, algı operasyonları yoluyla, yalan haberler yalan manşetler yoluyla, Türkiye'ye hâlâ istikamet çizmeye çalışanlarla hiçbir şekilde uzlaşmayacağız, hiç kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz..."  Hâlihazırda yürüyen operasyona karşı, siyasi ve ideolojik dürtülerle, çok farklı reaksiyon veren malum çevreler, yukarıda bahsettiğimiz darbe teşebbüsünü, tabii ki kendi meşrebince ele almayı sürdürecektir. Medya özgürlüğü, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini savunuyor görünenler; bu ülkede son beş altı yılda, kaç bin insanın en temel haklarına karşı ne gibi acımasız operasyonlar yapıldığını da, bir kez olsun düşünsünler!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.