2014 de bitti...

A -
A +

Her senenin sonunda benzer ifadelerle bir yıllık değerlendirmeler yapılır. Zira değişmeyen iki gerçek var. Biri zamanın akışı, diğeri hayat şartları...

Evet, 2014 yılı da rüzgâr gibi geçti veya su gibi akıp gitti... Neticede ömürden gitti! Ömür denilince de, işin mahiyeti büsbütün değişiyor. Sâdi -yi Şirâzi ömrü, Temmuz güneşi altındaki kara benzetir: "Ömr berfest-u der Âftâb-ı Temmuz..." Temmuz güneşinin altında, kar ne kadar dayanabilir ki?! Yani ömür şöyle veya böyle mutlaka bitiyor. Önemli olan o ömrün nasıl tüketildiği... İnsanlar mutlu mu, mutsuz mu yaşıyor? Ömrünü hangi işlerle geçiriyor? Kendine ve başkalarına ne kadar faydalı yahut zararlı oluyor? Nihai muhasebede terazinin hangi kefesi ağır basacak? Gazetemizin haberinde okuyorsunuz. 2014, 'en'lerin yılı oldu... Olumlu ve olumsuz manada ülkemiz ve bölgemiz ve bütün dünya, çok hareketli bir sene geçirdi. Acaba sadece bizim memleketimizde, kaç tane hayatının baharındaki genç, uyuşturucudan öldü? Bu yüzden kaç tane ana – babanın yüreğine ateş düştü? O gençleri uyuşturucu tuzağına düşüren canavar ruhlu insanlar şimdi nerede ve daha kaç insanın kanına girecekler?

2014 yılında Türkiye'de 270 tane kadın şiddete kurban gitmiş. Son yıllarda kadın cinayetlerinin sayısındaki artış gerçekten ürkütücü! Acaba kadın cinayetlerinde fazla artış olduğu için mi, yoksa iletişim ortamı sebebiyle daha önce duyulmayan, bilinmeyen olaylardan da kamuoyu haberdar olduğu için mi bu kadar dikkat çekiyor? Her iki durumda da, işin vahameti azalmıyor... Benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Dün noktaladığımız sene içinde, toplum olarak bizi en fazla üzüntüye gark eden hadiselerin başında iş kazaları geldi. Soma'daki Kömür Ocağı faciasında, yakın tarihin en büyük insan zayiatı yaşandı. Yerin yüzlerce metre altındaki tam 301 insanımızın cansız bedenini gün yüzüne çıkarmakta dahi, müthiş bir zorluk ve çaresizlik yaşandı. Akabinde, İstanbul Mecidiyeköy'de yaşanan asansör faciası ve Karaman Ermenek'te; yine yürekleri yakan diğer bir maden ocağı felaketi, bu defa Soma'daki ateş yerine su baskını olarak bizleri üzüntüye boğdu...

Bölgemizde ve genel olarak dünyada da benzer şekilde yürek dağlayıcı hadiseler hiç hız kesmedi. Suriye'de dört yıldan beri devam eden Beşar Esad zulmüne, bir de IŞİD denilen terör örgütünün kan donduran vahşetleri eklendi. Hangi birisini anlatabiliriz ki!.. Kafası kesilen insanları mı, açlık ve susuzluktan ölen çocukları mı, köle -cariye diyerek satılan kadınların dramını mı?.. Dünyanın diğer bölgelerindeki hadiseler de farklı değil. Afrika'dan, Asya'dan binlerce; on binlerce insan, iç çatışmalardan hayatını kurtarmak ve belki daha insanca bir hayat yaşayabilmek için, varını yoğunu satarak umut yolculuğuna çıktı. Fakat ne yazık ki, bunların önemli bir kısmının umudu denizlerde, azgın dalgalar arasında kaybolup gitti... Açlıktan, yoksulluktan kırılana milyonları tekrar hatırlatmaya gerek var mı acaba? Zira önceki senelerde de durum bundan farklı değildi!

Neyse, geçtiğimiz yılı sadece menfi hadiselerle değerlendirmek de insafsızlık olur. Her şeye rağmen, dünyada ve ülkemizde çok güzel şeyler de oluyor. İnsanlığın hayrına olacak, refahı arttıracak ve medeniyet adına yüz ağartacak pek çok önemli proje hizmete girdi veya girmek üzere. Dolayısıyla biz yine de ileriye ümitle ve iyimserlikle bakalım. Herkese mutlu yıllar diliyorum... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.