Yeni siyasi tablo neyi gösteriyor?

A -
A +
AK Parti-CHP koalisyonu ihtimalinin ortadan kalkmasıyla birlikte, siyasi tablo yeni bir görünüm aldı. Bu tabloda belirsizlikler epeyce fazla. Erken seçim ihtimali yeniden öne çıkmış görünüyor...

Toplam 35 saatlik bir görüşme maratonu ve geride kalan 35 günlük süre sonunda, AK Parti ile CHP'nin ortak bir hükümet kuramayacağı resmen açıklandı. Aslına bakarsanız daha ilk günden, böyle bir neticenin ortaya çıkacağı kesin gibiydi!.. Zira seçim döneminde parti söylemlerindeki, sert ve kırıcı üslubun yontularak; olabildiğince kibarlaştırılmasına ve istenen diyalog ortamının sağlanmasına rağmen, AK Parti ile CHP, pek de aynı yöne bakmıyordu. Her ne kadar Başbakan Davutoğlu, diplomatik bir üslupla; CHP'nin koalisyon için ileri sürdüğü 14 ilke ile kendilerinin 10 ilkesinin, büyük çapta örtüştüğünü ifade etse de, her iki tarafın temel dayanak yaptığı argümanlarda; büyük zıtlık ve çelişkiler, âdeta bağıra bağıra ben buradayım diyordu... Kurulacak koalisyonun süresinden tutunuz da, bir reform veya restorasyon hükümeti mi olacağı noktasında bir türlü giderilemeyen yaklaşım farklılığı, detay konularda iyice derinleşiyordu. Fakat her iki taraf da, başarılı bir siyasi manevra ile uzlaşmadan kaçınan ve masayı deviren taraf görüntüsü vermemek maksadıyla, oyunu sonuna kadar oynadılar. Neticede bu tiyatral sunum bitti ve realite ile baş başa kaldık.
Şimdi kalan yedi günlük zaman içinde, yeni bir koalisyon çıkabilir mi? Birinci soru bu. Cevabı da şu: Teorik olarak evet! Pekâlâ bir AK Parti-MHP hükümeti teşkil edilebilir. Aslında başından beri, ülkedeki siyasi realiteye en uygun seçenek de bu idi. Fakat MHP'nin şu ana kadar pek de anlaşılamayan, ama şüphesiz bir maksat ve hedefe binaen yürüttüğü siyasi tutum ve söylem sebebiyle, hep çok zayıf ihtimal olarak kaldı. MHP başından beri bir siyasi satranç oynuyor... Bakalım sonuna kadar bunu götürebilecek mi? Bir de beklediği sonuçları elde edebilecek mi? Seçim günü gecesinde, en evvel yeniden sandığı işarete eden MHP ve lideri Devlet Bahçeli, 50 gün sonra şu noktaya gelmiş oldu. "SİLAHLARIN GÖLGESİNDE SEÇİME GİTMEK DEMOKRASİYE İHANETTİR..." Ne garip tecellidir ki, siyaseti yeniden gölgeleyen terör silahının ortaya çıkması da, MHP'nin "YIKIM SÜRECİ" diye en fazla hedef aldığı ve ortadan kalkmasını istediği, "ÇÖZÜM SÜRECİ"nin buzdolabına kalkması neticesinde gerçekleşti!..
Başlangıçta MHP'nin olmazsa olmaz şartı olan çözüm sürecinin bu duruma gelmesi, aslında AK Parti ile MHP'nin yan yana gelmesini daha kolaylaştıracak bir gelişmedir. MHP'li Semih Yalçın'ın dünkü açıklamalarına göre, AK Parti'nin kuracağı bir azınlık veya seçim hükümeti teklifine, MHP asla olumlu cevap vermeyecek... Peki, geriye ne kalıyor? MHP ile bir ortak hükümet... Buna yanaşacaklar mı? Şartları kabul görürse evet! Bu şartlar kabul görür mü? İşte orası fazlasıyla meşkuk... Mevcut siyasi tabloda CHP ve ta başından beri kendi politikası sebebiyle HDP, iktidara ortak olma formüllerinde yer almıyorlar, alamıyorlar. MHP ise, yukarıda bahsettiğimiz siyasi satranç oyununda göstereceği beceri ve başarıya göre, ya böyle bir ortaklıkta yer alacak veya almayacak. Şayet alırsa zaten problem çözülmüş oluyor. Ama burada istediğini elde edemezse, politik süreç hayli karışacak gibi görünüyor. Bu durumda Meclis'ten erken seçim kararı çıkarılabilir mi? Çıkarılabilirse hangi şartlarda olur? Bunda CHP ve HDP'nin rolü ne olur?
Şimdilik çıkarabileceğimiz bir sonuç şöyle: Her şeye rağmen, AY 116 md.ye göre, Cumhurbaşkanının Meclisi feshederek seçimlerin yenilenmesi sürecini başlatmasından ziyade, parlamentonun kendi iradesiyle seçimleri öne alarak, yeniden halkın reyine başvurma yolunu açmasıdır. Bakalım Pazartesi günkü, Davutoğlu-Bahçeli görüşmesi yeni bir kapı açabilecek mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.