Avrupa'daki Türkler ve gelecek...

A -
A +

Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşayan ve bir kısmı artık bulunduğu ülkenin vatandaşı olan gurbetçilerimizin bugünü ve yarını ile ilgili pek çok mesele var.

Salı günkü yazımızda gurbetteki soydaşlarımızın Avrupa'daki elli küsur yıllık serüvenine dair bazı notlar iletmiştik. Bugün konuya biraz daha yakından bakmak istiyorum. Zira bu vatandaşlarımız üzerinde çok farklı ve tehlikeli mühendislik çalışmaları yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Strasbourg'da yaptığı konuşmada, Fransa'da yaşayan 650 bin Türk'ten sadece 194 kişinin, yapılan son seçimler neticesinde belediye ve il meclislerinde bazı görevlere geldiğini belirtti ve 650 bin kişilik bir kitle için bu sayının çok az olduğuna dikkat çekti. Ve bu konuda daha iyi organize olup çalışmak gerektiğini ifade etti. Gerçekten günümüz sosyal ve siyasal rekabet ortamında, daha iyi bir statü için, Fransa'da yaşayan Türklerin, bu alanda çok sıkı ve düzenli çalışması gerekiyor. Tabii anavatandan da destek ve doğru yönlendirme olması önemli. Bir önceki yazıda, bir mukayese için Fransa'daki Ermeni diasporasının etkinliğini hatırlatmıştık. Belçika ve Hollanda'daki soydaşlarımızın politik aktiviteleri ve hem nicelik hem de nitelik açısından, elde ettikleri pozisyonlar oran olarak daha yüksek ve kaliteli.

Ancak mevcut durumla yetinmek tabii ki mümkün değil. Zira öncelikle mevcudu muhafaza edebilmek için daha fazla gayret gerekiyor. Fransa, Hollanda ve Belçika'da soydaşlarımızın maruz kaldığı yabancı düşmanlığı ve ırkçı saldırılar, her geçen gün artıyor maalesef. Avrupa'nın bildiğimiz tarihi refleksleriyle, kendi kültürünü ve inancını muhafaza etmek isteyen kitlelere gösterdiği yaklaşım, çok katı ve dışlayıcı. Ya asimilasyon ya da dışlama ve horlama... Genel tavır ne yazık ki özetle böyle. Bu manada en çok baskı ve hücuma maruz kalan gurbetçilerimiz, özellikle Almanya'da yaşayanlar. Almanya'da resmî rakamlara göre yaklaşık 2.5 milyon soydaşımız yaşıyor. Gayriresmî rakamların bunun üzerinde olduğu da bilinen bir durum. Vaktiyle tahta bavulla bu ülkeye gelen ve çok zor şartlar altında hayat mücadelesi veren soydaşlarımız, özellikle ikinci kuşaktan itibaren, burada daha kalıcı ve uyum sağlayan bir çizgide varlığını güçlendirmeye başladı. Bugün yaklaşık bir milyon Türk, aynı zamanda Alman vatandaşı... İrili ufaklı ölçektekiler dâhil yüz binin üzerinde, iş yeri sahibi ve işveren durumunda Türk var. Bu arada, Almanya'daki Türklerin total maddi varlığı, Alman ekonomik sistemi içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahip... Bunlar işin olumlu yanı. Ama madalyanın bir de öbür yüzü var. Alman devleti ve hükümetlerinin Türklere yönelik baskıcı ve ayırımcı politikaları... Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine de baştan beri karşı çıkan Almanya, ülkesindeki Türklerin varlığını genel itibariyle potansiyel bir risk olarak değerlendiriyor. Zaman zaman bunun aksi yönde sıcak politik mesajlar verilse de, temel yaklaşım değişmiyor. Şurası bir gerçek: Türklerin Almanya'da ekonomik ve siyasal-sosyal alanda gelişmesi ve güçlenmesi, yerel ve genel seviyede ülke yönetiminde önemli pozisyonlar kazanması, Almanları tedirgin ediyor...

İşte bu yüzden de, Almanya bütün mekanizmaları ile Türkleri kontrol etme, sınırlama ve gerekli gördüğünde dışlama ve sistem dışına itme politikalarını sürdürüyor. Evet, üzerinde en fazla mühendislik çalışması yaptığı kitle, hiç şüphesiz Türklerdir. Hem bu meseleyle bağlantılı olarak, hem de Orta Doğu'ya daha etkili biçimde girebilmek için, en fazla örtülü operasyon çektiği ülke de Türkiye'dir. PKK'ya verilen her türlü destek ve Almanya'da yaşayan Alevi vatandaşlarımız üzerindeki derin çalışmalar bunun en açık örneğidir. Bu yüzdendir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa'da binlerce vatandaşımıza yaptığı konuşmada şu dikkat çekici mesajı çok açık biçimde verdi: "Bilhassa Ali'siz Alevilik fitnesine karşı, çok ama çok dikkatli olunuz!.." Almanya'nın bu konuda neler yaptığını, ilgili kaynaklardan detaylı inceleyebilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.