Yeniden sistem tartışması…

A -
A +
Bir süreden beri gündemden çıkmış gibi görünen “Başkanlık Sistemi” tartışmaları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin salı günkü grup konuşmasıyla yeniden ve farklı biçimde başlamış bulunuyor...
 
15 Temmuz sonrası bütün hızıyla devam eden, FETÖ/PDY’ye yönelik devlet mekanizmasından temizleme operasyonları; Cerablus Harekâtı, Başika’daki askerî varlığımız ve son hazırlıkları yapılmakta olan Musul Harekâtı; bütün bunlarla ilgili olarak Amerika’yla düştüğümüz ciddi ihtilaflar ve buradan kaynaklanan yüksek gerilimli dış politika söylemleri tam gaz sürerken, gündemin merkezine bir o kadar hararetli malum konumuz yeniden oturuverdi… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin salı günkü grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye hayli sert eleştiriler yönelttikten sonra, sistem tartışmasının bir şekilde neticelendirilmesi için, yeni bir çağrıda bulundu. Ona göre hâlihazırdaki yönetim anlayışı ve Cumhurbaşkanının uygulamaları, mevcut anayasa hükümlerine aykırı olduğu için, bu durum sürdürülebilir değildir. Şu hâlde Erdoğan ve AK Parti “başkanlık sisteminde” ısrarcı ise, AK Parti yetkililerinin ifadesiyle “Fiilî durumu hukukileştirmek için” bu konudaki anayasa değişikliği teklifi ortaya getirilmelidir. Bahçeli özetle, MHP’nin parlamenter sistemden yana olduğunu, anayasa değişikliği ve halkın bunu onaylamasıyla sistemin değişmesi hâlinde buna da saygı duyacaklarını ifade etti.
MHP Genel Başkanının bu önemli çıkışını AK Parti müspet şekilde karşılayarak, derhâl olumlu cevap verdi. Başbakan Binali Yıldırım, en kısa zamanda başkanlık sistemini ihtiva eden değişiklik paketini Meclis’e sunacaklarını açıkladı. Bu konuda zaten epey zamandan beri çalışmalar yapmakta olan ve daha önceki dönemde, Meclis Uzlaşma Komisyonunun ortak anayasa yapma çabaları zamanında da hazırladıkları değişiklik teklifi ellerinin altında bulunan AK Parti, gerçekten kısa zamanda bahse konu paketi Meclis’e sunabilir. Esas mesele bundan sonrasının nasıl gelişeceğidir. Öncelikle anayasa ve sistem değişikliği tartışmalarının doğru biçimde başlayıp doğru istikamette devam edip etmeyeceğidir. Malumunuz, geçen yasama döneminde kurulan Meclis Uzlaşma Komisyonu, bu şekildeki yanlış tartışmalar sebebiyle daha ikinci toplantısında dağılıverdi. Ondan sonra da karşılıklı suçlamalar başladı: Masayı sen devirdin, yok asıl sen devirdin vs. vs... Endişemiz o ki, bu defa da benzer siyasi ajitasyonların zuhur etme ihtimali yüksek. Nitekim daha ilk günden CHP ile MHP arasında, çok sert, yakışıksız ve siyasi seviyeyi aşağıya çeken tartışmalar uç verdi. Bu hiç de sağlıklı bir yaklaşım değil. Türkiye’nin siyasi diyalog ve sükûnete en fazla ihtiyacının bulunduğu bir dönemde, bu tarz bir siyasi söylemle netice alınması mümkün değil.
Aynı şekilde anayasa değişikliği tartışmaları yanlış zeminde başlarsa, maalesef olumlu sonuç alınması mümkün olmayacak. Daha önce bu tartışmalar, Recep Tayyip Erdoğan merkezli olarak yanlış noktadan başlamış ve bu sebeple de müspet netice çıkmamıştı. Oysa tartışılan şahıslar değil, sistem meselesi olmalıydı. Ne yazık ki, bu başarılamadı… Hiç olmazsa bugünden itibaren, benzer yanlışların tekrarlanmaması gerekiyor. Devlet Bahçeli’nin bu tartışmayı hangi maksat ve saiklerle başlattığını tam ve doğru biçimde anlamadan, bunu siyasi yanlış bir değerlendirmeye tabi tutan CHP sözcüleri, olayları daha etraflı biçimde ve soğukkanlı olarak ele almalı. Aksi hâlde böyle hırçın açıklamalarla ve gerilimi tırmandıracak ifadelerle bir yere varamazlar. En azından halkın nabzını doğru tutmayı, bu defa becerebilmeliler…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Anayasa değişikliği teklifini, hele bir gündeme getirsinler bakalım…” yolundaki açıklaması bu konuda sanki doğru tavır takınacaklarını işaret ediyordu. Ama peşinden Selin Sayek Böke’nin ipe sapa gelmez açıklamaları sökün edince, CHP hesabına pek bir şeyin değişmediği hemen ortaya çıktı! Ne oldu şimdi? Böke’nin siyasi nezaketten uzak militanca ifadeleri, MHP cenahından aynı sertlikte karşılık buldu. Böyle bir iklimde, Meclis çatısı altında; anayasa gibi hayati önemi haiz konuda, ne derece sağlıklı ve verimli müzakereler yürütülebilir ki? Oysa Türkiye’nin anayasa ile birlikte sistem değişikliği meselesini behemehâl bir sonuca bağlaması gerekiyor. CHP’nin hiç hesap kitap yapmadan, MHP’yi Erdoğan ve AK Parti’ye destek veriyor, diyerek suçlaması, siyasi öngörü açısından tam bir acemilik!.. Türkiye’nin en eski partisi olmakla övünen CHP, bir türlü olması gereken tecrübeyi ortaya koyamıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.