Kar-kışla sınanmak…

A -
A +
Televizyonların haber sıkıntısını, önemli oranda meteoroloji haberleri kapatıyor!.. Fırtına altında sahadan bildiren muhabirlerin, bazen soğuktan yüz kasları kasılsa da, bu haberler hayli revaçta...
 
Malum klişe ile başlayalım; İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmez!.. Ve İstanbul’a kar yağdı hem de iyi yağdı. İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın açıklamasına göre, son yedi yılın en yoğun karı yağmış ve yağmaya da devam ediyor. Geçtiğimiz cuma günü, meteorologların ve idarecilerin önceden yaptığı bütün ikazlara rağmen, İstanbul yine kar fırtınasına fena hâlde “hazırlıksız” yakalandı. Bu hazırlıksız ifadesini, “tedbirsiz” olarak da okuyabilirsiniz, sonuç itibariyle fark etmiyor çünkü! Peki, kimdi hazırlıksız veya tedbirsiz yakalanan? Zira AKOM’dan yapılan anonslarda, bilmem kaç yüz tane karla mücadele aracının, bilmem kaç yüz personelle birlikte, kar nöbetinde olduğu bildiriliyordu… El Hak bu rakam ve hazırlıklar doğru. Lakin bu ekibin yollara müdahale edebilmesi için, o noktalara ulaşabilmesi ve çalışabilmesi gerekiyordu. İşte burası zurnanın zırt dediği yer! Çünkü bazı saygıdeğer(!) vatandaşlarımız, her zamanki hâlleriyle o gün de tedbirsiz şekilde yollara dökülmüştü ve gerçekten de döküldüler. Sadece kendileri dökülse neyse, ama yolların büsbütün şişmesine ve tıkanmasına sebep oldular. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin karla mücadele ekipleri de, böylece bir nevi mahsur kaldılar!..
Diğer büyük şehirlerde durum nasıl pek bilemiyoruz. İstanbul’da mevcut imkânların devreye girememesi, korkulanların başa gelmesine yol açtı. Özellikle cuma günü, evlerine gitmeye çalışan insanlar, tek kelime ile perişan oldular. Mesela 20 kilometrelik yolu beş saatte, altı saatte ancak alabildiler. Sekiz on saat yollarda kalan vatandaşlar oldu… Şimdi bunun sorumluları kim? Bütün ikazlara rağmen, arabasına kış lastiği takmayan; üstelik (Bize bir şey olmaz…) sakat mantığıyla yola çıkan ve bir kısmı aracını yolun tam orta yerinde bırakıp giden sorumsuz ve saygısız tiplerin bu arsızlığını, ahmaklığını, başkaları çekmek zorunda mıdır? Şimdi diyeceksiniz ki, böyle tiplerden maalesef çok fazla var. Hangi biri nasıl tespit edilip ne şekilde cezalandırılabilecek ki? Evet, olan yine sade vatandaşa oldu… Gelelim madalyonun öteki yüzüne. Şehre girişlerdeki tabelalarda, İstanbul’un resmî nüfusu 15 milyon civarında görünse de, günlük seyyar akışlarla birlikte fiilî rakamın 20 milyon olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Bu büyüklükteki bir metropolde, şiddetli kış şartlarında hizmetleri mükemmel şekilde yürütmek imkânsızdır. Tamam, burada gerçekçi olalım… Fakat yapılabilecek şeyler (sebebi ne olursa olsun…) yapılmadığı vakit de durup bir sorgulayalım: Neden?..
Mesela yolları kapalı olan semtleri anlayabiliriz. Peki, yolları açık olan semtlere niçin belediye otobüsleri gitmez? Bir yerde takılıp kalan bir hat otobüsünün, 24 saat aynı noktada çakılı kalması normal midir? İstanbul iki günlük hafta sonu tatilinde, karın etkisini pek fazla hissetmedi. Ancak bu sakin günlerde dahi, bazı yollara gerekli müdahale yapılmadı veya yapılamadı. Ambarlı limanı yolunda arızalanan bir TIR, iki gün boyunca yerinde kaldı ve Yakuplu semtinde oturan vatandaşların çok eziyet çekmesine sebep oldu. Şimdi soruyorum: Ne olursa olsun, İstanbul’un şartlarında bir TIR aracını çektirmek, iki günlük sürede imkânsız bir şey midir? Demem o ki, kimi vatandaşların tedbirsizliği, sorumsuzluğu işi zorlaştırabilir. Bununla mücadele edelim elbet. Ama hizmet vermekle yükümlü kurumların da, daha rasyonel ve daha dikkatli-dengeli çalışması gerektiğini unutmayalım… İstanbul’un kar-kışla imtihanı ne yazık ki başarılı geçmiyor!
Düzensiz göç, plansız şehirleşme ve tuhaf bir şekilde büyüyen rant ortamı, İstanbul’u bu tür tabiat olaylarına karşı dayanıksız hâle getirdi. Bunun altını çizelim. Ve bu hâl, uzun yılların acı neticesidir. Mevcut yerel yönetimi tek başına bu tablodan sorumlu tutmak doğru olmaz. Fakat her şeye rağmen, hâlâ yapılabilecek bazı şeyler de var olsa gerek. Kar ve buzlanmaya karşı üç beş gün dişimizi sıkarak, vaziyeti idare edebiliriz. Lakin orta ve uzun dönemde, İstanbul’daki bu aşırı yığılma ve planlı şehirleşmeyi imkânsız kılan; çılgın rant cazibesine esaslı bir çare bulunamazsa, yarınlar için durum çok daha vahamet arz ediyor. Bizden naçizane haber verilmesi… Bu sınavda büsbütün başarısız olmayalım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.