“Afrika tarihi aslında kanayan yaramız…”

A -
A +
Maputo – Antananarivo
Afrika’nın nasıl sömürüldüğünü iyi biliriz. Kimlerin nasıl sömürdüğünü de!.. Evet, Mozambik’in Başşehrinden verilen bu derin mesaj, şüphesiz bazı çevreleri fena hâlde rahatsız edecek.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika gezisinin son ayağı olan Madagaskar’da… Bir önceki durak olan Tanzanya’da, özellikle mevcut uluslararası düzene karşı öteden beri dile getirdiği itirazlarını, bir kere daha seslendiren Cumhurbaşkanı, hegemonik güçlere karşı iş birliği için birlik olma ve “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” gerçeğini hep birlikte haykırma çağrısında bulunduktan sonra, Mozambik’te de Afrika’nın acı tarihiyle ilgili yankı yapacak açıklamalarda bulundu. “Afrika tarihi aslında bizim de kanayan yaramızdır. “Afrika’nın nasıl sömürüldüğünü iyi biliriz. Kimlerin nasıl sömürdüğünü de…” Bu iki cümlede aslında Afrika kıtasının beş yüz yıllık elemli tarihi özetleniyor. Beş yüz yıl önce bu kıtaya ayak basan sömürgeci Batı, o gün bugün Kara Kıtanın bütün zenginliklerini iç ediyor. Yer üstü ve yer altı kaynaklarına el koymakla yetinmedi sömürgeci Batı!  Bizzat insanlarının hürriyetlerini de yok etti. Yüzyıllar boyunca, yüz milyonlarca insanı köle olarak kullandı ve onların ticaretinden kapkara servetler edindi… İnsanlık tarihinin en utandırıcı ticareti olan bu faaliyette hürriyetlerinden ve hayatlarından yoksun bırakılan insanların sayısı 400 milyonun üzerindedir! Bunların yüz milyondan fazlası, köle pazarlarına dahi ulaşamadan hastalık, açlık ve işkencelerden ölmüştür..
İşte Erdoğan’ın anlatmaya çalıştığı o acı tarihin özeti budur! Beş yüz yıl önce, Portekizliler; Fransızlar, İngilizler, Belçikalılar ve nihayet Almanlar bu kıtanın dört bir tarafından vahşi hayvan sürüleri gibi dalarak her şeyi ama her şeyi mahvetti. 16. asırdan 20. asra kadar Afrikalıların mallarına ve canlarına çöken sömürgecilere karşı, 20 yüzyıl boyunca kurtuluş mücadeleleri verildi ve Kıtadaki ülkeler, siyasi bağımsızlıklarına kavuştular ancak ekonomik olarak onların boyunduruğundan kurtulamadılar… Şeytana pabucu ters giydiren usullerle Afrika’nın zenginliklerini sömürmeye devam eden Batılılara şimdi yeni bir güç daha eklendi: ÇİN… Evet Çin son elli yılda fena hâlde Afrika’ya yerleşti ve şimdi bunu iyice pekiştiriyor. Öyle ki, Amerika Çin’in bu yayılmasını bir şekilde engellemek, yavaşlatmak ve kontrol altında tutabilmek için AFRİKA KOMUTANLIĞI bile kurdu. Ama çare yok… Çin’in durmak gibi bir niyeti hiç ama hiç yok. Mozambik’in en modern oteline girdiğimizde İngilizce ve altında aynı büyüklükte Çince levha bizi karşıladı. Otel görevlilerinin yarısı Çin kökenli idi. Televizyon programlarının üçte biri ya Çince veya Çin orijinli idi… Portekizlilere karşı on yıllarca bağımsızlık mücadelesi veren ve ancak Salazar Rejiminin Karanfil devrimi ile yıkılmasından sonra 1975’te bağımsızlığına kavuşabilen Zimbabve, sadece iki yıl sonra başka bir felakete düçar oldu. 1977’de başlayıp 1992’ye kadar devam eden iç savaşla bir kere daha yıkılan ülke, komünist yönetim sisteminden de büyük acılar çekti. Açlık, kıtlık ve milyonlarca insanın yerinden yurdundan olup mülteci durumuna düşmesi… Ancak Komünizmden vazgeçmeye başladıktan sonra, Mozambik’te taşlar tekrar yerine oturmaya başladı. Türkiye – Mozambik ekonomik ilişkileri özellikle son on beş yılda hızlı bir ilerleme sürecine girdi. Bu seyahat sırasında da altı yeni anlaşma imzalandı…
Ancak unutmayalım ki, Türkiye’nin Afrika’daki en büyük rakiplerinden biri de Çin… Afrika’nın elli dört ülkesinin hemen hepsinde, güçlü bir Çin varlığı söz konusu. Her bir ülkede on milyarlarca dolarlık yatırımları var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.