75 yıl daha böyle devam edemez!..

A -
A +
  Birleşmiş Milletler'in 75 yılda aldığı mesafe ve dünya barışını koruma ve kollamada ortaya koyduğu performans ortada… Dünyada ise huzursuzluklar giderek artıyor. BM’nin bu hâliyle çözümler üretmesi imkânsız...     Birleşmiş Milletler teşkilatının dünya meseleleri karşısındaki bocalama ve çaresizlikleri had safhada… Küçük veya orta boy devletlere karşı, yeri geldiğinde aslan kesilir! Mesela Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak, Kuveyt’i işgal ettiğinde başına neler geldiğini gördük. Irak 1991 Körfez Savaşında, ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından âdeta imha edildi. BM Güvenlik Konseyi’nin kararının uygulanmasıyla elbet… Şüphesiz bağımsız bir devlet olan Kuveyt’in işgaline karşı gerekli yaptırım uygulanacaktı. Velakin ondan 12 sene sonra, 2003’te, bu defa Amerika Birleşik Devletlerinin, BM teşkilatını yok sayarak, onu resmen kenara itip işlevsiz hâle getirerek; daha doğru ve tam ifadesiyle mefluç hâle getirerek, “seni ve dünya düzeninin tanımıyorum” diyerek, yine bağımsız bir devlet olan Irak’ı işgal etmesi karşısında hiçbir şey yapılmayacaktı… Aynı BM teşkilatı, 72 seneden beri İsrail’in Filistin topraklarını, taksit taksit; karış karış işgal etmesini hatta ilhak etmesini sadece seyredecekti. Çünkü arkasında ABD’nin kayıtsız şartsız desteği vardı. Çünkü BM’nin yaptırım gücüne sahip organı olan Güvenlik Konseyi’nin, İsrail aleyhine verdiği en az 112 tane kararını ABD veto edecekti. Yani bu kararların hayata geçirilme şansı yoktu... Birleşmiş Milletler, bir önceki yazıda dile getirdiğimiz üzere, II. Dünya Harbinin galip devletlerinin menfaatlerini korumak ve onları birbirine karşı dengelemek için kurulmuştu zahir!.. Saddam Hüseyin’in Irak’ı işgal ve ilhak suçu işlediği takdirde anında cezalandırılır. Ama Rusya, bağımsız devlet Ukrayna’nın toprağı olan Kırım’ı işgal ve ilhak ederse, BMGK’nın eli kolu bağlıdır. Çünkü Rusya’nın veto hakkı vardır! Tıpkı ABD’nin, Çin’in, İngiltere’nin ve Fransa’nın olduğu gibi. Bu beşlinin istemediği bir kararın BMGK’dan çıkması asla mümkün değil. Böyle olunca da ABD Irak’ı veya Afganistan’ı işgal eder. İsrail’in Filistin topraklarını işgal ve ilhak etmesini temin eder. Ona karşılık Rusya da Ukrayna veya Gürcistan’ın bir parçasını işgal eder. Böylece denge kurulmuş olur. Çin Doğu Türkistan’da ne kadar zulüm ve baskı yaparsa yapsın yine BMGK’dan aleyhine bir karar çıkmaz, çıkamaz. Aynı durum Kuzey ve Orta Afrika ülkelerinde, Fransa tarafından her türlü insanlık dışı zulüm ve baskılar ika edildiğinde de geçerlidir… İngiltere artık Büyük Britanya değil, ama daimî üyeliğin kendisine kazandırdığı avantajları tepe tepe kullanır. BM’nin ahvali özetle budur... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 75. Genel Kurul konuşmasında, dikkat çektiği hususlar önemli. BM gibi dünyanın en büyük beynelmilel teşkilatının düştüğü aciz durum ve giderek itibar kaybı yaşıyor olması, elbette bardağın boş tarafıdır. İtibar kaybını önlemenin yolu da, Sayın Erdoğan’ın net olarak dile getirdiği üzere; zihniyetimizi, kurumlarımızı ve kurallarımızı gözden geçirmektir. Bu çerçevede Güvenlik Konseyi’nin yeniden gözden geçirilmesi şart. Aksi hâlde, dünya meseleleri karşısındaki etkisizlik ve çaresizliği giderek büyüyecektir. Bunun için bir 75 yıl daha beklenmeye tahammül yok herhâlde! Kapsamlı ve anlamlı reformlar süratle yapılmalı. Peki, bu yapılabilecek midir? İşte bu husus fazlasıyla gölgeli. Dünya siyaset çevrelerinin ortaya koyacağı irade ve kararlılığa bağlı… Bütün dünyayı, insanlığı tehdit eden pandeminin bile BMGK gündemine gelmesinin aylar sürmesi, bu vadide haklı endişelerin taşınmasına yol açıyor. En tehlikeli bir küresel meselede bu kadar atalet ve gevşeklik, teşkilatın düştüğü durumu çok bariz şekilde ortaya koyuyor. Bu da Türkiye’nin, Sayın Erdoğan’ın ağzından yıllardır seslendirdiği “Dünya beşten büyüktür” tezinin haklılığını net olarak gözler önüne seriyor... Her şeye rağmen bardağın dolu tarafını da görmeliyiz. Erdoğan’ın sözleriyle ifade edersek: “Bardağın dolu tarafı, Birleşmiş Milletler'in insanlığın barış, adalet ve refah arayışında bir dönüm noktası olma potansiyelinin sürüyor olmasıdır...” Dünyada, açlık, yokluk, kuraklık, iklim değişikliği, salgın hastalıklar, siyasi ve sosyal huzursuzluklar bu denli hızla artarken, BM’nin hâlâ eski hâlinde devam etmesi kabul edilebilecek bir durum değil. Dolayısıyla bir 75 yıl daha beklenecek değil herhâlde. BM, bir an evvel üzerindeki ölü toprağını silkelemelidir. İnsanlık adına!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.