Şehitlerimizi kalbimize gömerken…

A -
A +

Dün, teröristlerin kalleş saldırısıyla şehit düşen beş kahramanımızı dualarla uğurladık… Yüreği yanık anaların, babaların gözyaşı, kırk yıldır derya olup taştı. Devlet Bahçeli’nin dünkü sözleri gerçeklerin haykırışıdır!..

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, millî meselelere dair sözlü ve yazılı beyanlarını dikkatle takip edenler; devlet adamlığı, stratejik basiret, vatan sevgisiyle pekişmiş hassasiyetin ne denli ön planda yer aldığını hemen fark eder. Bu bakımdan Sayın Bahçeli’nin, özellikle parti grup toplantılarında yaptığı konuşmaların her biri, günlük siyasetin ötesinde tarihe belge olacak niteliktedir…

 Esasen kurulduğu günden beri, milliyetçi tavrıyla temayüz etmiş olan bir partinin liderliğinden de bu beklenir. Zira millî tavır ve duruşun icabı, her şartta millî mefahirinize samimiyetle ve cesaretle sahip çıkmanızdır. Bahçeli’nin öteden beri bölücü terör örgütü karşısında gösterdiği duruş, hep aynı çizgide olmuş; milletimizin birliği ve ülkemizin bütünlüğü noktasında hiç taviz vermemiştir.

Çözüm sürecinde “Kandil yıkılmalıdır” diyen Bahçeli’yi, sonraki gelişmeler haklı çıkarmıştır. Dün Twitter’da attığı mesajlarda da aynı hususları dillendirerek, terör meselesinde Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu durumu çarpıcı şekilde özetledi: “Artık herkes tarafını ve tercihini netleştirmelidir. Ya bekamızı kahramanca savunacağız ya da kahredici belaları başımıza saracağız. Bilinsin ki, terörle huzur arasında, caniyle şehit arasında, helalle haram arasında saklanacak üçüncü bir alan, güvenli bir liman kalmamıştır…”

Terörle mücadelede Türkiye’nin geldiği önemli konuma dikkat çeken Bahçeli, bu meselede artık nihai noktaya gelindiğine işaret ederken, hainlere doğrudan veya dolaylı olarak destek verenlere karşı da keskin bir tavır koymakta: “Terörün arkasında duran, yardım ve yataklık yapan, hainlerin şımarmasını ve kanlı eylemlerini bir vesileyle teşvik eden kim varsa bizim nezdimizde teröristtir. Sadece Türk milletinin değil, insanlığın topyekûn düşmanıdır. Düşmana merhamet ise mazlumlara ihanettir.”

Beş şehidimizi toprağa verdiğimiz günde, bu sözler acılı ana ve babaların ve milletçe hepimizin hissiyatına tercüman oldu. Bahçeli’nin söylediklerini sahadaki fiilî durumla teyit eden bir açıklama da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan geldi. Ve elbette acılı yüreklere su serpti. “Başkomutanım” diye Cumhurbaşkanına hitaben, terörle mücadelede kaydedilen son başarıları ve Amanos Dağları'ndan Adıyaman’a kadar bütün bölgede yapılan nihai temizliği müjde mahiyetinde bir tekmille sunuyordu. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar dilerken, hep aynı temenni ve niyazda bulunuyoruz…

İnşallah kahramanlarımızın ayağına taş değmesin. Hepsi sağ salim vazifelerini tamamlasın. Ve bu aziz vatan, tez zamanda terör belasından kurtulsun! Kahraman şehitlerimizin aile efradına da sabır ve metanet diliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar... Allahü teala yâr ve yardımcıları olsun...

 

            TARİH ŞUURUNDAN MAHRUM SİYASETÇİLER…

 

Siyaset bezirgânları, bu ülkenin geleceği için kayda değer plan-proje ve teklifler ortaya koymak yerine, ya günlük polemiklerle vaziyeti idare eder ya da geçmiş dönemlerle ilgili yalan yanlış iddia ve iftiralara sarılıp, bühtanlarla yol almaya çalışır…

Yüz dört sene evvel vefat etmiş Sultan Abdülhamid Han’a karşı yürütülen sinsi propaganda, kuyruk acılarından beslenen kin ve nefretle hâlâ daha gerçekleri ters yüz etmeye çalışan zavallılar bilmelidir ki, tuttukları yolun sonu hüsrandır. Bu ucuz, ilkel ve seviyesiz siyasetle bir yere varılamaz. Geçmişten bugüne bu şenaati deneyenlerin hepsi kaybetti…

Bu konuda da, Devlet Bahçeli’nin önceki gün yaptığı konuşmadan bir paragrafı aktaralım: “Abdülhamid’i Ermeni çeteciler sevmez, Siyonizm müellifleri sevmez, sömürgeciler sevmez, casuslar sevmez, Türk ve İslâm düşmanları hiç sevmez. Abdülhamid’i kim sevmiyorsa tedavi edilmemiş kuyruk acısı var…

33 yıllık hükümdarlık döneminde yedi düvelle mücadele eden, aklıyla, ahlakıyla, imanıyla, zekâsıyla, sezgisiyle, siyasi maharetiyle imparatorluğumuzu ayakta tutan Hünkârımızı istibdatla bir ananlar tarih cahili olmaları bir yana, millî tarihimize yabancıların gözüyle bakan sefillerdir. Abdülhamid’i kim sevmiyorsa, tedavi edilmemiş kuyruk acısını hâlâ kimler çekiyorsa, onlara dikkat edeceğiz. Çünkü onlar Batı’nın içimize yuvalanmış etki ajanlarıdır. Üstelik 1900’lü yılların başında sahnelenen kahpe oyunların günümüzdeki mültezimleridir…”

Evet, bu özlü sözler, Devlet Bahçeli'nin siyaset siciline altın harflerle yazılacaktır şüphesiz.

Abdülhamid Han düşmanları için de, bir Arap atasözünü hatırlatarak yazıyı noktalayalım: “Lâ yadurrussahâbe nubâh-ul kilâbi=Köpeklerin uluması bulutlara zarar vermez…”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.