Sn. Kuddusi Müftüoğlu'na açık mektup!

MHK Başkanlığı'nı 1 kuruş maaş ve ücret almadan yaptığınızı biliyorum. Ve bunu da buradan herkese ilân ediyorum.     Çok iyi niyetle ve ideallerle göreve başladınız. En azından ben öyle sanmıştım.
Düğmenin biri yanlış iliklenince, o gömlek düz durmaz!. Çok tuhaf işler arka arkaya geliyor. 
Hiç yaşamadıklarımıza, görmediklerimize şahit oluyoruz.
Deniz Ateş Bitnel, kötü bir performans gösterdi. TFF'yi ve sizi çok zor durumda bıraktı.
22.haftadan bu yana hiçbir kategoride maç vermediniz. 
Sayın Müftüoğlu, o halde şu soruları MHK Başkanı'na sorma hakkımız var;
1) Bu hakemin bu maçı art niyetle yönettiğine dair sizde sağlam bir kanaat oluştu ise Hukuk Kurulu ya da PFDK'ya niye sevk etmediniz?
2) Siz sezon başında Deniz Ateş Bitnel'i canlı yayında en iyi çıkış yapan hakem ilân ettiniz. Daha sonra FIFA yaptınız. G.Saray-Trabzon maçına atadınız. Bu durumda sizin hiç mi sorumluluğunuz yok?
3) "Hakem temiz, ben de hata yapmadım" diyorsanız; o zaman işinize karışanlar var. Siz özgür ya da bağımsız bir kurul değilsiniz demektir!
Bunun başka bir izahı var mı?
Ya siz istifa etmelisiniz ya da Deniz Ateş Bitnel maç almalı!
Bu işin arası yok!
Bu işin arası "sahada yamulan hakem" aranıyor demektir.

Öyle hiç kimse yerinden fırlamasın!
Bazen ben "MHK Başkanı'nın hakem kökenli olması şart değil" dediğimde yerlerinden fırlayanlar oluyor. 
Zekeriya Alp MHK Başkanı olmasaydı; bugün Fırat Aydınus, Halis Özkahya ve hatta Barış Şimşek hakem değillerdi. İpleri çekilmiş, sehpa tekmelenmişti. Dönemin 3 FIFA hakemi bir kalemde çizilmişti.
Ama Zekeriya Başkan, dimdik ve kapı gibi arkalarında durdu! Hakemler en sıkıntılı günlerinde "arkamız sağlam" dedi.
Zekeriya Alp, Ufuk Özerten bugün MHK Başkanı olsalardı; Deniz Ateş Bitnel dahil bir çok hakem maç almaya başlamış olurdu. 
Haa Zekeriya Başkan olsun, Ufuk Başkan olsun yamuğunu yakaladıkları hakemi de bitirmesini bildiler. Hiç affetmediler.
Hiç unutmam, hep söylerim ve yazarım yıllar önce bir hakem bana şunu söylemişti; 
"Koltukta oturanlar eğildiği anda hakemlerin sahada diz çökmesi isteniyor demektir!"
Size ölçüme ve bilgiye dayalı somut bir tüyo vereyim: 
İlk yarıda ligde haftalık sarı kart ortalaması 43'tü. Bu son haftalarda 31-32'lere düştü. Öyle ki; 2 haftadır sarı kart cezalısı duruma düşen futbolcu yok. Bu benim meslek hayatımda hiç rastlamadığımı bir istatistik.
Son 10 yılda verilen emek ve yatırımın tamamı boşa gidiyor. 

Normal değil!
İlker Meral, Halis Özkahya, Alper Ulusoy, Ümit Öztürk, Bahattin Duran...
Benim aklıma ilk gelenler. Ligin ikinci yarısında bu hakemlerin hepsi maç esnasında sakatlandı. 
Belki haberimiz olmayanlar da vardır!
Birkaç sezonda olabilecek sakatlıklar birkaç hafta içinde yaşandı. 
Bu çok normal bir durum değil! İncelenmeye değer bir konu!

Kafam çok karıştı!
2.Lig Kırmızı Grup'ta geçen hafta düşme hattındaki maçlara yapılan hakem tayinlerini aklım hiç almadı. Buca'nın iki rakibinin maçlarına (Tokat-Keçiörengücü ve Eyüpspor-İnegöl) İzmir hakemi atamak. 
2.Lig Beyaz Grup'taki düşme hattındaki tayinler de kafa karıştırıcı. Kulüpler Riva'yı suyolu yaparsa, birileri de Trabzon'dan tweet atar!
Erciyes-Adana Demir maçına Alanya'dan yardımcı hakem ata, o da Adana Demir'in temiz golünü iptal etsin!
32.hafta itibariyle şu anlaşılmıştır; Not, performans, hassasiyet; bunların hiçbir değeri yok. Kriterler  “mide bulandıracak” kadar değişmiştir. 

Genel af çıkmış!
MHK sahadaki hakemine "af" çıkaramıyor.
Ama ne kadar eski hakem varsa, gözlemci olabilmeleri için hepsine af çıkarmış!
Herkes gözlemci oluyor! Duyduğum isimlere inanmak istemiyorum. 

Cüneyt Çakır maçı sıçrattı!
Reytinglerde Survivor 1'inciliği kaptırmazken, 2'ncilik "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz"ın ve 3'üncülük TRT 1'de yayınlanan "B.Münih-A.Madrid maçı"nın oldu.

Haftanın tweeti!
"Cüneyt Çakır üzerinde bir sezonda kaç tane uluslararası maç yönetebilir testi yapıldığından şüpheleniyorum." (TFF İletişim Müdürü İlker Uğur)