BİR SİYASİ MUHALİFİN TASFİYESİ: ALİ ŞÜKRÜ BEY CİNAYETİ

A -
A +
Birinci Ankara meclisinde yaşanan bir siyasi cinayet, Türk politikasına damgasını vurmuş bir dönüm noktasını teşkil eder...
 
Birinci meclis, her ne kadar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin tayin ettiği azalardan, yani çoğu eski İttihatçılardan olsa bile, muhalefet de eksik olmamıştır. Bu muhalefet, Mustafa Kemal Paşa’ya sadık Birinci Grup ile şahıs otoritesine karşı İkinci Grup arasında cereyan etmiştir.
Resmî tarihin aksine, bunlar muhafazakâr ve cumhuriyet düşmanı değildir. Sonradan Halk Partisi adını alacak olan Birinci Grup zaman zaman o kadar sıkıştırılmıştır ki, saltanatın kaldırılması, Lozan’ın kabulü ve cumhuriyetin ilânı çok zor olmuştur. Muhalifler bazen tehditle, bazen yok edilerek sindirilebilmiştir. Bunlardan biri de II. Grup lideri Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’dir.
 
Amansız muhalif
 
Deniz zabiti Ali Şükrü Bey, İttihatçı ve Sultan Hamid muhalifiydi.  Ankara Hareketi'nin başına geçmesini umduğu Enver Paşa’ya ölene kadar bağlı kaldı. Âdeta bir itimad-ı nefs timsaliydi. İstiklal Mahkemeleri’ni gönülden destekledi.
Dinine bağlı idi. Milletvekillerinin bile takmadığı Men-i Müskirat Kanunu’nun kabulüne önayak oldu. Ama padişahçı zannedilmemelidir. Nitekim saltanatın ilgasına karşı çıkmadı. Ankara Hareketi'ni milletin yegâne mümessili olarak görürdü. Ekonomide devletçilik taraftarı idi.
Bursa’nın işgali üzerine Mustafa Kemal Paşa’ya tarizde bulunduğu ateşli konuşmalar yaptı. Bu, hükûmeti müşkül vaziyete soktu. Paşa’ya geniş salahiyetler veren Başkumandanlık Kanununa şiddetle muhalefet etti; ama müspet rey verdi.
Mart 1923’te Lozan müzakerelerinde yaptığı uzun konuşmalarla hükûmeti sıkıştırdı. Öyle ki 6 Mart’taki celsede Kemal Paşa ayağa kalkıp Ali Şükrü Bey’in üzerine yürüdü. Böylece Mahir İz’in tabiriyle idam fermanını kendi eliyle imzaladı...
                ***
27 Mart’ta Ali Şükrü Bey’in kaybolduğu haberi Ankara’ya bomba gibi düştü. Rıza Nur’un anlattığına göre, bir müfreze askerle gezen bir jandarma zabiti, Mühye köyü yakınlarında sürülmüş bir tarlanın kenarındaki sinek yığınından şüphelenmiş; biraz kazınca, Ali Şükrü Bey’in cesedini bulmuştu.
BİR SİYASİ MUHALİFİN TASFİYESİ: ALİ ŞÜKRÜ BEY CİNAYETİ
 
“Demokrasi Şehidi”
 
39 yaşındaki Ali Şükrü Bey için hem Ankara’da, hem de Trabzon’da merasim yapıldı. Bayrağa sarılı tabutu hastaneden alınıp Hacı Bayram Camii’ne, oradan da Meclis'e getirildi. Tan gazetesi, katılanların sayısını 40 bin olarak verir. Binlerce kişi tabutunu taşımak için birbirine girmişti.
Cenaze buradan otomobille Trabzon’a götürüldü. İkinci Grup’un önde gelen isimlerinden Hüseyin Avni Bey, cenazeyi uğurlarken, “Ey Trabzon, sana al bayraklı bir gelin gönderiyoruz” demiş; “Ali Şükrü’yü öldüren bilekleri kıracağız, isterse sırmalı paşa bileği olsun!” diyecek kadar ileri gitmiştir.
Gazi, cenazenin İstanbul üzerinden nakline müsaade etmedi. Buna rağmen Trabzon’daki merasim, hükûmete muhalefet gösterisi hâlini aldı. Sonradan İsmet İnönü’nün veliahdi olacak Trabzon Milletvekili Faik Ahmed (Barutçu), “Çankaya katilleri” diye bağırıyordu...
Amerikalı subaylar ve Rus diplomatlar da iştirak etti. Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Ankara’ya cephe aldı ve merkezle irtibatını kesti. Muhalifler, Ali Şükrü Bey’i bir “Demokrasi şehidi”ne dönüştürdü.
Mahir İz, “Ey ruh-i mübarek, seni bir sâil-i menhus/Şehrah-ı hakikatte şehid eyledi, efsus” diye başlayan bir mersiye yazmıştır. (Ey mübarek ruh, seni bir uğursuz saldırgan, hakikat yolunda şehit etti, yazık!)
 
Katil kim?
 
Tahkikata göre, Ali Şükrü Bey, kaybolduğu 27 Mart günü Karaoğlan Caddesi'nden hükûmete giden yol üzerindeki Merkez Kıraathanesi önünde oturmuş, âdet-i veçhiyle nargile içiyordu. Topal Osman’ın adamlarından Mustafa Kaptan gelerek, seni ağa istiyor, diye çağırmıştı. Daha evvel birbirlerini tanıdıkları için, kalkıp gitmişlerdi. Bir daha kendisini gören olmamıştı...
Sonraki hadiseler şöyle cereyan etmişti: Topal Osman’ın Çankaya’daki evine vardıklarında, Ali Şükrü Bey’i sandalyeye oturtmuş; arkadan gelen 8 kişiye yağlı kementle boğdurtmuştu. Ali Şükrü Bey'in mukavemeti üzerine hayli zorlukla işlerini bitirebilmişlerdi. 
Ali Şükrü Bey’in avucundaki bir sandalye hasırı parçası, işi çözdü. Siyasi konjonktürden rahatsız olan Başvekil Rauf Bey muhtemelen bunu fırsat bilip işin üzerine gitti.
 
Katil nerede?
 
İsmet İnönü hatıralarında, “Ali Şükrü Bey’in, Meclis'in en sert bir üyesi ve özellikle Atatürk'e karşı son derece insafsız ve kırıcı ifadeler ve hareketlerle muhalefet eden bir unsuru” olduğunu; Gazi’nin muhafızı Topal Osman tarafından öldürüldüğünü söyler. (Hatıralar, II/103-104)
Falih Rıfkı der ki: “Meclis'te Mustafa Kemal’den kuşkulanan en tehlikeli ve azgın grup muhafazakâr takımı idi. Trabzon Milletvekili Ali Şükrü bu grupta idi… Meclis'te sert çatışmalar oluyordu. Bir defasında Ali Şükrü kürsüde konuşan Mustafa Kemal’e ağır sözler söyledi. Birbirlerinin üstlerine yürüdüler. Bu olaya çok sinirlenen Topal Osman bir adamını yollayarak Ali Şükrü’yü konuşmak üzere Çankaya tarafındaki evine çağırır ve karşısındaki iskemleye oturur oturmaz boğdurur...
Vak’a çok önemli idi. Boğduran Mustafa Kemal’in Muhafız Komutanı. Mustafa Kemal’in evini bekleyen erler onun adamları. Düşmanları cinayeti Mustafa Kemal’den biliyorlardı. Mustafa Kemal, Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı’ya (Tekçe) yakalama emri vererek kendisi eşi Lâtife Hanım'la birlikte Çankaya’dan uzaklaştı.
Şiddetli bir çarpışma sonunda Topal Osman ölü olarak ele geçti. Adamları Mustafa Kemal’in Çankaya'daki köşküne ateş etmişlerdi. Fakat olay bununla kalmadı. Trabzon’da Faik Barutçu denen avukat ki Atatürk'ün ölümünden sonra İnönü’nün ilk milletvekillerinden biri olmuştur. 'Katil Çankaya'da' başlıklı yazılar yazıyordu...” (Çankaya)
Rıza Nur der ki: “Ali Şükrü, biz Lozan’da iken, Kılıç Ali ve Topal Osman’ın adamlarından bazısının kendisini öldürmek istediğini, fakat bunlardan biri uzak akrabası olduğu için, 'tetikte bulunun' diye ikaz ettiğini anlattı. Bundan korkmamış, kabadayı adamdı. Ben ondan bunun intikamını alacağım, dedi. Bir müddet sonra Topal Osman’a rast geldim. Kemal-i safiyetle, Meclis'te hainler varmış; basıp hepsini keseceğim, dedi. Bunları sana kim haber verdi diye sordum. Gazi söyledi, dedi. Vazgeçmesi için nasihat ettim; kabul, hatta yemin etti.” (Hayat ve Hatıratım, III/1171-1174)
 
''Kız gibi meclis''
 
Osman Ağa sıkıştırılınca Çankaya Köşkü'nü bastı. Ancak Hakkı (Tekçe) ve ekibi tarafından birkaç adamıyla beraber vuruldu. Cesedi Ulus Meydanı'nda günlerce ayağından asılı kaldı. Böylece hadise failin konuşmasına fırsat verilmeden kapanmış oldu...
Ali Şükrü Bey’in zevce ve çocuklarına para ödenmesine dair teklif, Meclis'te kanunlaşmadı. Aile sefalete düştü.
İnkılap tarihi kitapları hadiseyi sükût geçer. En detay hadiselerin bile anlatıldığı Nutuk’ta, Ali Şükrü Bey’den bahis yoktur...
           ***
Adı bile unutulan Ali Şükrü Bey, yıllarca Trabzon’da mütevazı bir mezarda yatarken, Topal Osman için Giresun’da abidevi mezarlar yapılmış, sokaklara caddelere ismi verilmiş; her sene hakkında anma merasimleri tertiplenmiştir. 
Topal Osman’a dair pek azı ciddi, çoğu gayriciddi onlarca kitap yazılmışken, Ali Şükrü Bey hakkında sadece iki kitap vardır (Kadir Mısıroğlu ve Necmeddin Alkan).
Birinci Grup bazen muhaliflerce öyle sıkıştırılmıştır ki, bundan yılan Mustafa Kemal Paşa, 28 Haziran 1923’te Meclis'i dağıtıp kendi tabiriyle “Kız gibi bir meclis” kurarak, tamamı kendi taraftarlarından teşekkül eden yeni bir Meclis meydana getirdi (İsmail Habip Sevük, Atatürk İçin, s.53).
 
 
Kim, niçin?
 
Ali Şükrü Bey’i Topal Osman’ın öldürdüğüne dair umumi bir kabul varsa da cinayet adli cihetle hâlâ tam olarak aydınlatılmış değildir. Buna dair çeşitli fikirler vardır:
1-Topal Osman şahsi garezle öldürmüştür. Resmî kabul budur. Çünkü Ali Şükrü, dostu ve Enver Paşa’nın yakın adamı Trabzonlu Yahya Kahya’nın katli işini soruşturuyordu. Kahya’yı Tekçe öldürmüş; iş Topal Osman’ın üzerinde kalmıştı. Resmî görüş budur. Hâlbuki eskiden beri ikisinin arası çok iyiydi. Ağa, Ankara’ya geldiğinde Ali Şükrü karşılamış, Meclis'te onu öve öve bitirememişti.
2-Topal Osman, Gazi’ye sadakati sebebiyle öldürmüştür. Mahmut Goloğlu, Süleyman Beyoğlu gibi müelliflerin fikri budur.
3-Muhalefeti susturmak için Topal Osman’a öldürtülmüştür. Bu sebeple Osman Ağa infaz edilirken, gözü hep Gazi’yi aramıştır. Rıza Nur, Mahir İz ve Trabzonluların fikri budur.
4-Bir başkası (mesela İsmail Hakkı Tekçe) öldürmüş, suç Topal Osman’a atılmıştır. Giresunluların görüşü budur. Böylece hem muhalefetten, hem de kendisine artık lüzum kalmayan Ağa’dan kurtulmak mümkün olmuştur.
Mahir İz’in tabiriyle “Bir taşla iki kuş!”  Nitekim hadisenin faillerinden Mustafa Kaptan ile Muharrem Çavuş cezadan sıyırmış; iş, Ağa’ya kalmıştır. Hâlbuki ortada cinayeti Ağa’nın işlediğine dair bir mahkeme kararı yoktur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.