Hazret-i Nûh ve kavmi hakkında birkaç kelime...

A -
A +
Nûh Sûresinde Hazret-i Nûh'un Peygamber olarak gönderilmesi, kavmini îmâna dâveti, onların inkârlarında devâm etmeleri ve Nûh tûfânı anlatılmaktadır.
 
 
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş birinci sûresi olan Nûh sûresi, Mekke-i mükerreme'de nâzil oldu (indi). Yirmi sekiz âyet-i kerîmedir. Hazret-i Nûh aleyhisselâmın, Peygamber olarak gönderilişi ve mücâdeleleri anlatıldığından bu sûreye, Nûh Sûresi denilmiştir.
İbn-i Abbâs ve Vehb bin Münebbih’in ifâde ettiklerine göre, sûrede; Hazret-i Nûh aleyhisselâmın Peygamber olarak gönderilmesi, kavmini îmâna dâveti, onların inkârlarında devâm etmeleri ve Nûh tûfânı anlatılmaktadır. (Taberî, Sa'lebî)
Hazret-i İdrîs aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra, insanlar azdılar; doğru yoldan ayrıldılar. Putlara yani heykellere tapmaya başladılar. Cenâb-ı Hak, bunlara Hazret-i Nûh aleyhisselâmı Peygamber olarak gönderdi. O zaman elli yaşında idi. Onları yıllarca dîne dâvet etti, putlara tapmaktan sakındırdı ve Allahü teâlâya ibâdet etmelerini söyledi.
Hazret-i Nûh aleyhisselâmı alaya alıp işkence ettiler. Hazret-i Nûh aleyhisselâm, onlara bedduâ etti. Allahü teâlâ, ona, gemi yapmasını emretti. Gemi bitince tûfân oldu. Nûh aleyhisselâm müminler (inananlar) ile gemiye bindi. Üç katlı olan gemiye binenlerin sayısı seksen kişi kadardı. Hazret-i Nûh aleyhisselâm, gemisine, her hayvandan da birer çift aldı. Sular dağları aştı. İnsanlar ve hayvanlar telef oldular.
Altı ay sonra yağmurlar durdu, sular çekildi. Gemi, Cûdî dağına oturdu. Hazret-i Nûh aleyhisselâma inanıp gemiye binenler kurtuldular. Daha sonra insanlar, Nûh aleyhisselâmın; Sâm, Hâm ve Yâfes adlı üç oğlundan çoğaldılar. (Taberî, Sa'lebî, Nişâncızâde)]
Allahü teâlâ, Nûh sûresinin başında buyurdu ki (meâlen):
“Gerçekten biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Kavmine acıklı bir azâb gelmezden önce onları korkut" diye... (Nûh onlara) dedi ki: "Ey kavmim! Muhakkak ki ben, size (azâb ile korkutan) açık bir Peygamberim; Allah'a ibâdet edin, O'ndan korkun ve bana da itâat edin." (Nûh sûresi, 1-3)
Hazret-i Nûh şöyle demişti: "Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma. Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve ancak bir nankör fâcir doğururlar. Rabbim! Beni, ana-babamı, mümin olarak evime gireni, bütün mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla. Zâlimlerin ise, ancak helâkini artır...” (Nûh sûresi, 26-28)
Cenâb-ı Hak, Hazret-i Nûh’un kavminin helâkini, Kur’ân-ı hakîminde şöyle ifâde buyurmaktadır:
“Hatâları (küfür ve isyânları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da, kendileri için Allah’tan başka yardımcılar bulamadılar.” (Nûh, 25)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.