Peygamberimizin üstünlüğü

A -
A +
  Muhammed aleyhisselâm, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların her bakımdan en üstünü, en fazîletlisidir.   Allahü teâlâ, insanların dünyâ ve âhiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması için ve onları yanlış, zararlı işlerden koruyup, selâmete, hidâyete, râhata ve saâdete kavuşturmak için, Peygamberlerle, dîn göndermiştir. Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibâdet yapmakla ele geçmez. Yalnız Allahü teâlânın ihsânı, seçmesiyle olur. İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: “Her Peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinin her bakımdan en üstünüdür. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm ise, dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, her zamanda, her memlekette, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların her bakımdan en üstünü, en fazîletlisidir. Hiç bir kimse hiçbir bakımdan O'ndan üstün değildir. Cenâb-ı Hak, O'nu öyle yaratmıştır.” Peygamberlik vazîfelerini görmekte, Peygamberlik üstünlüklerini taşımakta, bütün Peygamberler müsâvîdirler, eşittirler. Fakat Peygamberlerin, birbirleri üzerinde, şerefleri, üstünlükleri vardır. Meselâ, ümmetlerinin çok olması, gönderildikleri memleketlerin büyük olması, ilim ve mârifetlerinin çok yerlere yayılması, mûcizelerinin daha çok ve devâmlı olması ve kendileri için ayrı kıymetler ve ihsânlar bulunması gibi üstünlükler bakımından, âhir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâm, bütün Peygamberlerden daha üstündür. “Ülü’l-azm olan Peygamberler, böyle olmayanlardan ve Resûller de, Nebîlerden daha üstündürler. Peygamberlerin sayısı bizlere tam olarak bildirilmemiştir. 124.000’den çok oldukları meşhûrdur. Bunlardan 313 (veya 315) adedi “Resûl”’dür. Bunların içinde de “Ülü’l-azm” denilen altısı daha yüksektir. Ülü’l-azm Peygamberler, Âdem, Nûh, İbrâhîm, Mûsâ, Îsâ ve Muhammed Mustafâ (aleyhimüsselâm) hazretleridir. Peygamberlerin her söyledikleri doğrudur. Onlardan birine bile inanmayan kimse, hiçbirine inanmamış olur. Mesela son Peygamber Muhammed aleyhisselâma inanmayan bir kimse, bütün Peygamberleri inkâr eden kimse ile aynı durumdadır. Bütün Peygamberler, hep aynı îmânı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere îmân etmelerini istemişlerdir. Fakat ibâdet ve amelleri, yâni kalple, bedenle yapılması ve sakınılması lâzım olan şeyleri farklıdır. Allahü teâlâ, bütün Peygamberlerine isimleriyle hitâb ettiği hâlde, Muhammed aleyhisselâma; “Yâ eyyühen-Nebiyy”, “Yâ eyyüher-Resûl”, “Yâ eyyühel-Müzzemmil”, “Yâ eyyühel-Müddessir”, “Habîbim (sevgilim)” gibi sıfatlarla hitâb ederek iltifât etmiştir. Yüce Rabbimiz: (Ey inananlar!) Andolsun ki, size içinizden [kendinizden] öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün [üstünüze çokça titreyen], müminlere karşı çok şefkatli ve gâyet merhametlidir” (Tevbe, 128) buyuruyor. Yine Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Peygamber, müminlere canlarından evlâdır, ileridir, daha yakındır; [Müminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir.] O'nun hanımları da onların anneleridir…”  [Ahzâb, 6]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.