İbrâhim aleyhisselâm ile Nemrûd'un mücadelesi...

A -
A +
Cenâb-ı Hak, Keldânî kavmine Hazret-i İbrâhîm'i (aleyhisselâm), Peygamber olarak gönderdi; O’na on suhuf indirdi...   Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm)ın dedelerindendir. O’ndan sonra, Peygamberlerin en üstünüdür; Halîlullah’tır. İbrâhîm (aleyhisselâm)ın babası, Târûh adında bir mümin idi. Kâfir olan Âzer, üvey babası ve amcası idi. Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i İshâk ile Hazret-i İsmâîl’in (aleyhimüsselâm) babasıdır. İshâk (aleyhisselâm)ın annesi Sâre idi. İsmâîl (aleyhisselâm)ın annesi ise Hâcer idi. Irâk’ta, eskiden hükûmet süren Geldânîler (Keldânîler) yıldızlara taparlardı. Başları Nemrûd idi. Bir hadîs-i şerîfte “Yeryüzüne, ismini duyduğunuz kimselerden dört kişi mâlik oldular. İkisi mümin, ikisi de kâfir idiler. Mümin olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleymân (aleyhimes-selâm) idiler. Kâfir olan ikisi de, Nemrûd ve Buhtunnasar idiler. Beşinci olarak, yeryüzüne, benim evlâdımdan biri, yani Mehdî de mâlik olacaktır” buyuruldu. Burada zikredilen Buhtunnasar, Yeni Bâbil Devletinin en meşhur kralı Nabukadnazar’dır. Kendisi ateşe tapardı. Onun zamanında Bâbil, büyük bir ticâret merkezi hâline gelmişti. Hazret-i Nûh (aleyhisselâm)dan çok sonra Bâbil’de hüküm süren, yıldızlara ve putlara tapan Keldânî kavminin o devirdeki kralı olan Nemrûd, insanları kendine ve putlara taptırıyordu. Bir gece gördüğü rüyâyı, müneccimler; “Doğacak bir erkek çocuğun, yeni bir dîn getireceği ve onun saltanatını yıkacağı” şeklinde tâbîr edince, Nemrûd yeni doğan erkek çocukların öldürülmelerini ve hâmile kadınların hapsedilmelerini emretti. O sırada Hazret-i İbrâhim’e hâmile olan annesi, amcası Âzer’le evliydi. Görünüşte hâmileliği belli olmadığı için fark edemediler, kocasına da; “Çocuk doğunca oğlan olursa, kendi elinle Nemrûd’a teslîm eder, mükâfât alırsın” dediler. Annesi doğum zamânı gelince, şehir dışında bir mağarada doğum yaptı ve Âzer’e çocuğun doğup öldüğünü söyledi. Oğlunu mağarada gizledi ve orada büyüttü. Cenâb-ı Hak, Keldânî kavmine Hazret-i İbrâhîm'i (aleyhisselâm), Peygamber olarak gönderdi; O’na on suhuf [sayfalar, forma, risâle, küçük kitap] indirdi. Bunlar Süryânîce konuşurlardı. Süryânî yazısı, İslâm yazısına benzemektedir. Başşehirleri Bâbil idi. Keldânî kavmi, îmân etmediler, inanmadılar. Nemrûd, Hazret-i İbrâhîm’i ateşe attırdı. Ama Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede de geçtiği gibi, ateşe “İbrâhîm’e karşı soğuk ve selâmette ol” emrini verince, ateş, onu yakmadı. Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), kardeşinin oğlu Hazret-i Lût (aleyhisselâm) ile amcasının kızı ve zevcesi Sâre’yi ve kendisine inananları alıp önce Şâm’a, sonra Mısır’a ve oradan da Ken’ân iline gitti.Hazret-i İbrâhîm ile Hazret-i İsmâîl (aleyhimes-selâm) birlikte, Kâbe-i muazzamayı yeniden yaptılar. Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), 175 (yüzyetmişbeş) yaşında vefât edip, Kudüs’de Halîlür-rahmân civârına defnedildi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.