Sırrının ifşa olunca Bursa’yı terk etti Somuncu Baba...

A -
A +
Bursalıların “Somuncu Baba”sı; Hamîdüddîn-i Veli hazretlerinden başkası değildi.
 
Hâmid-i Veli hazretleri:
- Burada talebelerin çiğ gönülleri yerine ekmek pişiriyorum. Biliyor musun?
- Bunun hikmetini anlayamadım efendim! Sizin gibi bir zât, nasıl olur da bir ümmi gibi davranır?
- Vardır bir sebebi!
- Mutlaka öyledir de... Ben yine de isterim ki bu fırın işini bırakın Kayseri’ye dönelim!
- Ahh! Bayram’ım ahh! Daha bunun hikmetini mi soruyorsun? Bunu bana sorma! Anlayabilirsen sen anla!
- Ben mi? Hâlim perişan! Zavallı biri! Garip taleben efendim!
- !!!
Her gördüğünü sanma ârif!
Ârife gerekir mi tarif?
                ***
Evet; Bursalıların “Somuncu Baba”sı; Hamîdüddîn-i Veli hazretlerinden başkası değildi. Tebriz’den döndükten sonra mânevî bir işaretle Bursa’ya yerleşmiş, fırıncılık yapmaya başlamıştı. Bursa’da bulunan Emir Sultan Hazretleri bir vesile ile onun ne büyük bir veli olduğunu anlamıştı. Aralarında derin bir muhabbet başladı. Bu arada Ulucami’nin inşaatı tamamlandı. Açılış günü cuma hutbesini okumak üzere Pâdişâhın dâmâdı büyük âlim ve velî Seyyid Emîr Sultan hazretlerine vazife verilmişti. O gün orada, Molla Fenârî ile beraber büyük bir âlim topluluğu da vardı. Tam cuma vakti gelince, Emîr Sultan hazretleri;
- “Sultânım, zamanımızın büyüğü burada bulunurken, bizim hutbe okumamız edebe uygun değildir. Bu câmii şerifin açılış hutbesini okumaya lâyık zât, şu kimsedir!” diyerek Somuncu Baba’yı işaret etti.
- Garip somuncu! Ahali ne der Emir’im?
- Ferman sizin Sultanım!
- Madem öyle; senin dediğin olsun Emir’im!
- !!!
Hâmid-i Veli, Emîr Sultan hazretlerinin tavsiyesi üzerine Yıldırım Han’ın emir ve müsaadeleriyle minbere çıkmak mecburiyetinde kaldı. Fâtiha sûresinin yedi çeşit tefsirini yaptı. Bursalılar Somuncu Babalarının ne yüksek bir veli ve âlim olduğunu iyice anladılar. Câmi çıkışında onun elini öpme yarışına girdiler. Somuncu Baba; onların bu masum taleplerini geri çevirmedi, kırılıp incinmelerini istemedi. Allah’ın izniyle her üç kapıdan çıkma kerametini gösterdi. Her kapıdan çıkan; Somuncu Baba’nın elini öptüğünü söyleyince keramet olduğu anlaşıldı. Halk daha çok rağbet etti, peşini bırakmak istemediler. İstemediler amma bir daha da göremediler Somuncu Babalarını…
Bu sefer de “câmiden çıktıktan sonra sır olmuş” deyip büyük bir veliyi geç anlayıp çabuk kaybettiklerine üzüldüler. Bursa halkı her yerde onu aradı, bir yerde bulamayınca da yapabilecekleri bir şey kalmadı…
            ***
Sırrının ifşa olmasından dolayı Bursa’yı terk etti Somuncu Baba.
Evet! “Şöhret afettir” hadîs-i şerîfine uyarak Bursa’da durmak istememişti. Talebesi Bayram’ı da yanına alarak Niğde’nin Aksaray kazasına gitti, burada Müderris Bayram ile birlikte insanları irşadda bulundular. Bundan sonra ona Hâmid-i Aksarayî denmeye başlandı. Aksaray’dan da talebesi Bayram ile birlikte hacca gittiler... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.