Osmanlının bir notayla teslim olmayacağını pekâlâ biliyorlardı

A -
A +
"Yeryüzünde bir tek Müslüman bırakmamak için ant içtik bir kere! Son darbeye hazırız!.."
 
Başpiskopos, sesini daha da yükseltti:
-Siz korkmayın! Sahip olduğunuz gücünüze güvenin! Zafer elbette bizimdir. Bugün bu meydan Türklere mezar olacak. Bu dünyayı onlara zindan edeceğiz! Bilhassa bugün, yarın kiliselerde çanlar, sizi tebrik için çalacak. Zafer haberleri ulaşana kadar da dinmeyecek. Mesih’in azizler ordusu, bizim gibi savaşçıların zaferi için duâ etmekteler… Osmanlıyı bir daha doğrulmamak üzere yerlere sereceğiz! Yeryüzünde bir tane Müslüman bırakmamak için ant içtik bir kere! Son vuruşa, son darbeye hazırız! Hepsini yeryüzünden silip süpürecek, tamamen bitireceğiz!..
- Bitireceğiz!
- Bunda şüphesi olan var mı?
- Hayır! Hayır!
- Asla…
- O hâlde münasip olan budur ki, istavrozlarınızı çıkararak bir ayin eda edelim. Şeytanları kovalım! Sonra muharebeye, savaşa girişelim. Şanımıza şan, ünümüze ün katalım! Boz ayı mührünü Türklerin derilerine vuralım! Bu cengâverler de Rus tarihinin altın sayfalarına, altın harflerle isimlerini yazdırsınlar. Ne dersiniz?
- Doğru dersin!
- Uygun…
- Tamam!
- Pekâlâ!
- Münasiptir!
- Azizler bizimle!
Komutanların hepsi de bu teklife razı oldu. Öyle bir müddet şarap içip, istavroz çıkardılar. Moskof askeri, çıktıkları kulelerden, ovadan yükselen derin uğultuyu duyunca; teklif ettikleri “teslim olun” münakaşasının gürültüsü sanıyorlardı.
Keyifleri de, neşeleri de yerindeydi.
Gün doğmadan neler doğacaktı...
           ***
Osmanlının bir notayla teslim olmayacağını pekâlâ biliyorlardı. Üstelik pek de kızdırmışlardı. Buna rağmen elçilerini, ikonlarıyla birlikte, hakaret etmeden, incitmeden, insanca dinlemiş, cevaplarını da açık ve net bir şekilde vererek sağ salim geri göndermişlerdi. Onların yaptığı gibi en feci şekilde öldürmemiş, üstelik bir zarar görmesin diye de yanına refakatçiler katarak, en emin yere kadar getirmişlerdi. Zaten hazmedemedikleri de Türklerin bu güzel ahlâklarıydı. Alkol almaz, yalan dolan bilmez, kumar oynamaz, çalmaz, çırpmaz, onun bunun karısına, kızına kötü gözle bakmaz, içi dışı bir milletiler çünkü. General kendi kendine “Bizde bu hasletler niçin yok” dedi, durdu. Sebebini asla öğrenemeyeceklerdi. Çünkü, onların en çok düşman oldukları İslamiyet’in eseriydi, bu güzel huylar, güzellikler…
Ansızın, uzaktaki Rus mevzilerinden “yeşil işaret fişekleri” atıldı, ardındanda “kurusıkı top” sesleri gelmeye başladı. Bu, “biz hazırız, ne hâliniz varsa görün!” demekti. Bu, birkaç muvaffakiyetlerinden dolayı kendilerinden emin olma hâli ve karşısındakilere gözdağı verme, korkutma, sindirme, baskı yapma manasına da geliyordu. Belki de güç gösterisi, kuvvet işareti, şımarıklık demekti. Ta nerelerden, kaç aylık yollardan gelip Osmanlı’nın çöplüğünde horozlanmak demekti.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.