Kalbi tarifsiz bir huzur duyuyordu...

A -
A +
"Ah o günahsız yaşta bana telafisi kabil olmayanın azabını tattıran bu sırlar..."
 
Lütfü Hoca:
“Hayriye Hanım sen şu Sütlü Pınar tarafında bir şey görebiliyor musun?” diye sordu. O da dikkatlice baktı baktı; “Yok göremiyorum!” dedi. Aldığı bu cevaba fazla şaşırmadı, çünkü kendi hâlâ görüyor, kalbi tarifsiz bir huzur duyuyordu.
Eve girdiklerinde kafası dışarıda pınar başında kalmıştı Lütfü Hocanın. “Şimdi iyice anlıyorum ki demin etrafımda dolaşan uçuşların, ışık huzmelerinin hayran olduğum mâneviyat âleminin kanat çırpmayan sevimli güvercinleriydi. Aslında bu karanlık dünyamıza ait olmayan, sırlar âleminden bizim dünyamıza açılmış pencerelerden başka bir şey değildi. Bu âlemde her şey var; geçmiş günlerimiz, hasretlerimiz, ızdıraplarımız, sevinçlerimiz, ümitlerimiz, hepsi kendi hususiyetlerini oluşturan renkleriyle mevcut.
Ah o günahsız yaşta bana telafisi kabil olmayanın azabını tattıran bu sırlar... Bir daha göremeyeceğimi bildiğim memleketlerin sıcak ve aydınlık geceleri... Onları ağır ahengiyle dolduran ürpertici sesle ölümü, gizli olduğu bir taraftan da bayıltıcı ve ağır rayihalarını gönderen, gözle görünmez, fakat elle tutulacak kadar yakın bir bahçe yapan durgun ve hüzünlü hava, sonra yıldızlar, irili ufaklı parıltılarıyla gönlüme doluyorlar ve her sabah uyanmadan önce onların benim çocukluk hayalimde aldığı acayip şekiller… Evimizin, barkımızın, her şeyimizin sahibi, düşüncemizi, niyet ve kuvvetimizi bilen, bütün cin, ins, hayvanata her türlü hareketlerden, her anki düşüncelerimize varıncaya kadar hepsini tayin ve kabul ettiren, kâinatı yoktan var eden Rabbim her şey senin eserin!
“Günün bütün olan bitenini, hiçbir şuurun düzen vermediği bir hatırlamanın içinde karmakarışık yatıyordum. Hiçbir eski zaman devrinde benim bu geceki kısa uykumun içine giren acayip ve munis ifritleri bulmak imkânı yoktu. Esas Dursun Ağagil’in evden aldığım kuvvetle, karanlık olan bu uzun ve çapraşık dünyada her şey altüst, her şey en beklenmeyen şekildeydi.
Sabah namazına iki meselenin neticesini merak ederek gitti. Namazdan sonra cemaate döndüğünde Dursun Ağayı huzurlu bir yorgunluk içinde görünce rahatladı. Tesbihat, duâ ve aşırdan sonra Sütlü Pınar’ı sordu cemaate.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.