EN SON VE EN ÜSTÜN

A -
A +
1980'lerde '90'larda "Türk-İslâm sentezi" diye bir tabir vardı. İslam da Türk de baş tâcı. Ancak İslamiyetin inşa edeni yüce Allah ve tatbik edeni de Sevgili Peygamberimizdir, aleyhisselam. Müslümanların hâllerinde, hayatlarında beşer olmak hasebiyle eksikler yanlışlar olabilir. Halbuki İslâmiyet, her türlü hata ve eksikten uzaktır, ötedir, münezzehdir. Silsile-i âliyye adlı altın zincirin son devir mümtaz mümessillerinden Seyyîd Abdülhakim Arvasî hazretlerinin o sözleri ne kadar da efrâdını câmi, ağyarını mânidir.
Büyük velî der ki:
-İslâm dairesi içinde hiçbir mazarrat, İslâm dairesi dışında da hiçbir menfaat yoktur.
Burada bir fasıl açarak şu izahatı yapmak da ayrıca ihtiyaçtır:
Belki bu cümleleri kavramak için bazı kelimeleri, anlamakta bazı okuyucularımız zorlanabilirler. Ama insan kelimelerle düşünür. Kelime haznesi zengin olan meramını rahat ifade edebilir. Bu sebeple bu gibi durumlarda yüksünmeyip lügat karıştırmalı veya internetten onlara ulaşmalı.
Evet; İslam dini en son ve en mükemmel dindir.
Hoca efendiler her cuma hutbede tekrar ederler.
Kıyamete dek de tekrar edilecektir:
-İnned dîne indâllahil İslam/Allah nezdinde din, İslâmdır.
Zira diğer semâvî dinler, devir ve vazifelerini tamamlamış, onları gönderen Allahü teâlâ, günü gelince yürürlükten kaldırmıştır.
Semâvî, ilâhî olmayan dinlerse zaten din değil en fazla bir düşünce ve bakış şeklidir. Filozof ve düşünür gibi bazı insanlar tarafından ortaya konmuş, bunlara da bazı kimseler inanmışlardır.
İslamiyetin en son ve en mükemmel din olmasından dolayı O'nu bir unsurla tamamlamaya imkân ihtiyaç yoktur. Buna rağmen dediğimiz dönemlerde Müslümanlara nefes aldırmak, İslâmiyete kapı aralamak gibi saiklerle bazı mütefekkirler o günün mecbur kılan arayışları içinde böyle bir tabiri bulmuşlardı. Halbuki biz, Türk-İslâm sentezi dersek bir başkası da Arap-İslam sentezi, Pers-İslam sentezi, Malay-İslam sentezi gibi iddialara kalkışabilir. İslamiyet, kavimler ve iklimler üstüdür.
Türk-İslam sentezi, mukaddesatçı, milliyetçi-mukaddesatçı gibi tariflerin devamıdır. Diğer tabir ve tarifler unutuldu, gündemden kalktı. Esasen Türk-İslam sentezi sözü de kalktı. Tanzimat sonrasının arayış kelimelerinden İslamcılık da eskidi. Nasıl ki din tek olduğu için, karşısında meşru, mer'iyette olan bir din bulunmadığından ve hukuki tabirle "yok" olduğundan onunla diyalog yani dinler arası diyalog olmayacağı, pazarlık yapılmayacağı, yapılamayacağı gibi, Türk-İslam sentezi de olmaz.  
İslâm da Türk de bizim aziz değerlerimizdir. Her Müslüman kavmin şerefi İslâmiyete hizmet ettiği kadardır. Asr-ı saadetten sonra İslâmiyete en büyük hizmeti Osmanlılar yapmıştır. Osmanlı ecdadımızın en büyük mirası bu şerefli hizmettir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.