DOSTA GÜVEN, DÜŞMANA KORKU DÖNEMİ!

A -
A +
Bundan böyle yeniden Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yola devam edecek olan AK Parti, 21 Mayıs'ta başlayan yeni döneme üç seçme sözle girdi:
-Demokrasi, değişim, reform!
Bunlar, partinin varlık hikmetinin ve yol haritasının değişmezleridir.
Ayrıca tüzükte 9 maddelik değişiklik yapıldı. İlk defa olarak "Genel Başkan Vekilliği" ihdas edildi. Genel başkan vekili, parti grubunun da başkanı olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel başkanı da olurken parti grubunun başkanlığını genel başkan vekili icra edecek. En önemli değişiklik ise  tüzüğe "tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak" ilkelerinin yazılmasıdır. Bu kararla  partinin dünya görüşü bağlayıcı kılınmıştır. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı sisteminde devletin federatif idareye geçeceği yolundaki iddialara da cevaptır.
Adalet ve Kalkınma Partisi, 3. Olağanüstü kongresinde 998 gün sonra kurucu lideriyle yeniden buluştu. Önce Türkiye'nin 16 Nisan'da parlamenter sistemi terk edip Cumhurbaşkanlığı veya Türk Tipi Başkanlığı tercih etmesi ve ardından yapılan anayasa değişikliğinin verdiği imkânla Cumhurbaşkanın partisinin başına geçmesi, partide müthiş bir heyecana yol açtı. 100 bin dolayında vatandaşın kongreye bizzat katılması ve milyonların da ekran başında olmasıyla "demokrasi, değişim, reform" diyerek sosyal bir mukavele imzalanmış oldu.
Bu mukaveleyle millete verilen vaadlerin aynen tutulacağı, eksik veya geç kalmak bir yana daha fazlasının yapılacağı ifade edilmiş olmaktadır. Zaten, Sn. Erdoğan'ın konuşması da baştan sona bunu ihtiva etmektedir. Bu suretle 2023'te 10. Büyük Güç, 2071'de Cihan Devleti Türkiye olma idealleri kamçılanmıştır. Terörün her çeşidiyle mücadelede azimler bilenmiştir. AK Parti Genel Başkanı Sn. Cumhurbaşkanının dünkü konuşması, FETÖ ve PKK örgütlerine karşı yapılmış en tavizsiz ve en kararlı konuşmalarından biri ve belki de birincisidir. FETÖ örgütüyle mücadelede tavsamanın tehlikeyi dâvet anlamına geleceğini bilhassa dile getirdi. Aynı şekilde AB'ye karşı da tam kararlı bir duruş gösterdi.
Sn. Erdoğan, dünkü konuşmasıyla tam bir "millî ve yerli insan" örneği olmuş oldu.
"Kimseye şahsi husumetimiz yok, fakat kimseye diyet borcumuz da yok!" sözleri manidardı. AK Parti üzerinde vesayet kurmak isteyenlere tavırdı. Konuşmadaki ruh, istikbal ve istiklâlimizin korunması ve ümmetin menfaatinin aynı zamanda millî menfaatimiz de olduğu şuurunun derinleştirilmesidir. Demokrasinin en olgun şekliyle uygulanması, değişimin süreklilik arz etmesi ve ülkeyi sıçratacak hamlelerin sür'atlenmesi olmazsa olmaz şartlar cümlesinden sıralanıyordu.
21 Mayıs, bir bakıma Tayyip Erdoğan'ın 16 Nisan Balkon Konuşmasıdır.
İç barış, kucaklayıcılık, inançlar teminatı ve hamleler zinciri.
Bu demokrasi, değişim ve reform rüzgârı 16 Nisan'la başladı. 16 Nisan'da millet icazeti verdi, 21 Mayıs 2017 ise milad oldu. Bu tarih, aynı zamanda bir göz boyamanın da sona ermesidir. 1961 ve 1981 darbe anayasaları tarafsız, sembol, sorumsuz Cumhurbaşkanlığı mecburiyetini getirmişti. 16 Nisan'la hayatın gerçeklerine aykırı o dönem bitmiş oldu. 1924 Anayasasında Cumhurbaşkanı aynı zamanda partiliydi. 21 Mayıs 2017'de yeniden 27 Mayıs 1960 öncesine dönülmüş oldu.
AK Parti, bugün Türkiye'nin merkez partisidir. Ondaki çalışma azmi 80 milyonu etkileyecektir. Hedeflere yürümek için artık önde hiçbir engel ve mazeret kalmamıştır. Bu heyecan, bu koşu 3 Kasım 2019'a kadar devam edecek. 3 Kasım 2019'da Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu da değişmiş olarak Cumhurbaşkanlığı Sistemi dönemi başlayacaktır...
Genel Başkan Erdoğan, artık iktidar olmanın ancak 50 artı 1'le mümkün olduğuna ve şimdiden çok çalışmanın zaruretine dikkat çekti.
Dünkü kongre, inanmışlığın, diri olmanın, hedef sahibi olmanın en canlı resmiydi. 100 bin insanın bir kongreye iştirak etmesi bile tek başına her şeyi isbata kâfidir. Kesinlikle yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönem, hamle, çalışma, birlik ve kararlılık dönemidir.
Soylu tarih asırlarımız gibi bugün de dosta güven, düşmana korku salınacaktır. Türk Milleti, liderini bulduğunda önünde hiçbir fitne unsuru ve düşman gücü duramamıştır. 15 Temmuz bunun en yakın misalidir.
Şimdi deniyor ki: "Ya yarın?! Evet; Tayyip Bey lider ama O'ndan sonra ne olacak?!" Böyle düşünenlere şunu hatırlatmak isteriz:
Bizim mâneviyat iklimimizde "dün öldü, yarın meçhûl, ân bu ân, dem bu dem!" anlayışı vardır. Bugünün hakkı verilirse, dünün şükrü yapılmış, yarına da iyi hazırlanılmış olur. Kasımpaşa'nın fukara sokaklarından bir lider çıkartan Allah, yarın da başka bir vatan köşesinden başka bir lider çıkartır.
Yeter ki bugün incitilmesin!
Kıymet bilinirse, devamı gelir. Dikkat edelim ki iki asır sonra yakalanmış bir fırsat avuçlarımızın arasından kayıp gitmesin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.