İKİ GÜZEL ADAM

A -
A +
Güzel adamlar iki kısımdır; bir kısmı vefat etmiştir, ötelerdedir. Diğer kısmı hayattadır. İkisini de unutmamak lâzım. Onları unutmak vefasızlık olur, kadir-kıymet bilmezlik olur.
Vefâsızlık ve kadir kıymet bilmemek, arkada kalanlar için büyük talihsizliktir. Üstelik güzel adamlardan hayatta olanlar yaşayan insan hazinelerimizdendir, istifade edilmeyen zamanlara acınır.
Dinine ve milletine sevdâlı güzel adamlardan tanıdığımız ikisinden söz etmek istiyoruz:
Bu insanlar birbirlerini tanıdılar mı? Bilmiyoruz ama biz, onları hep yekdiğerine benzettik. İkisi de dâvâ ve gönül adamı, ikisi de hizmet etmeye sevdâlı ikisi de İslam’ın hilâline ve Türk’ün yıldızına âşık iki güzel adam. Onları hiç karamsar görmedik, hiç birilerini çekiştirirken görmedik, hiç şikâyetlerini dinlemedik. Hep hayra, iyiliğe teşvik edici , hep müsbet düşünen, müsbet bakan, hep affeden insanlar oldular.
Onları tanıdığımız yıllarda Garbî Türkistan, bütünüyle SSCB'nin işgali altındaydı. Şarkî Türkistan ise bugün de olduğu gibi Kızıl Çin'in işgalindeydi. Balkan Müslümanları da Sovyet peyklerinin işgalindeydi.
Bu güzel adamlar, hep iki değer için çabalayan insanlar oldular.
Hanefi ictihadı üzere amel edilmesi ve Maturîdî itikadı üzere îmân edilerek ehli sünnet ve'l cemaat yolunun açık tutulması.
Büyük ve azîz milletimize İslam’a hizmet etme şerefini kazandıran bahsettiğimiz temel sebep buydu. Ne var ki son bir asırdır Haçlı dünyası içimizdeki temsilcileriyle iş birliği yaparak bilhassa okumuş zümreyi istikametinden koparmışlardı. Beş bin yıllık tarihimizdeki en büyük felaket başımıza gelmiş, dışımızdaki Türk ve İslâm iklimi ise işgal edilmişti. Hür zannedilenler bile şimdiki gibi işgal altındaydı.
Bu iki güzel adam, hudutlarımızı aşan çapta ufuklu düşünerek Büyük Türk milletinin ve İslam ümmetinin dertleriyle dertlenir ve ne yapıp edip o günün zor şartlarında bile dünyanın diğer yerlerindeki din ve soy kardeşlerimizle irtibat kurar, onlara ümit penceresi olurlardı.
Bu ikiden biri Mustafa Kıbrıslı Ağabey’imizdi.
Diğeri de Numan Aydoğan Ünal Ağabey...
Birinci güzel adam, Kıbrıslıydı. Asıl ismi Taner Kervancıoğlu idi. Kıbrıs'ı fetheden ordunun müftüsü bir zâtın temiz neslinden gelirdi. Kıbrıs Türkleri, Rum mezalimine maruz kaldığında TMT/Türk Mukavemet Teşkilatının Erenköy bölgesi mes'uliyetini deruhte etmiş gâzi ve mücahid bir yiğitti. Anlatan ve paylaşan, hoş bir Kıbrıs şîvesiyle konuşan bir alperendi. Dünyalık geçim diye bir derdi yoktu. Hep güler yüzlü ve ölçülü kahkahalı bir tebessüm sahibiydi. Halk ve tasavvuf kültürümüze hâkim ayaklı kütüphaneydi, vâkıf adamdı. Sohbet adamı ve ehli dildi. Talebe yetiştirmek için elinden geleni yapardı. Çok sevdiği Türkistan yolunda iken İran'ın Kâbus şehrinde geçirdiği bir trafik kazasında şehid oldu. Şimdi ismi Mecidiyeköy Öğrenci Yurdunda yaşamakta.
Numan Aydoğan Ünal Ağabey Erzincan doğumludur. Sadece gölgesinde boy attığı, evliyadan Terzi Baba'nın değil, daha bir çokları gibi Harput'taki Seyyid Osman Bedreddin Hazretlerinin de âşığıdır. Tükenmez derdi, tertemiz hâliyle İslamiyet’i ve ecdadın üstün ahlâkını gençlere öğretmektir. Türk dünyasında hangi taşın altında, hangi ağacın dibinde ne olduğunu bilir. Balkanlardan Çin Seddi’ne kadarki ata yurtlarında ayak basmadığı bir yer herhalde yoktur. Ayrıca büyük bir alakayla kitaplarla haşır- neşirdir. Serapa bir şuurdur. Yanına varıldığında sanki beş saniye önce berabermişsiniz gibi başlar anlatmaya. Ya Türkçe'nin bozulup zayıflaması veya Devlet-i âli Osman'ın hangi mevzuda nasıl bir strateji geliştirdiğini, Kazakistan’daki bir hadiseyi ve benzerlerini dile getirir. Hep insan yetiştirmeye gayret eder. Yanında -yöresinde muhakkak bir kaç yüksek lisans ve doktora yapan genç vardır. Bunlardan bazısı da ya Afganistanlı veya Türkistanlıdır.
Mustafa Kıbrıslı Ağabey bu dünya nöbetini şerefiyle savdı ve bir yıldız gibi aramızdan kayıp gitti. Numan Aydoğan Ağabey’e sıhhat içinde çok ömürler diliyoruz, emekleri zâyi olmasın.
Elbette tanıdığımız güzel adamlar bu iki kişiden ibaret değil. Mesela; çok genç yaşta bir trafik kazasında şehîd olan Mehmet Darende Ağabey var ki bir hizmet karasevdalısıydı. Zaten kazayı da hizmet esnasında yaşamıştı. Mehmet Garbi Arvas Ağabey, nezâket, zarâfet ve irfan adamı bir beyefendiydi. Yalçın Özer, çetrefil mes'eleleri duru bir üslupla yazan bir gönül ve fikir adamıydı.
Mustafa Kıbrıslı ve Numan Aydoğan Ünal ağabeylerden söz etmemiz, onları birbirlerine benzetmemizden, ortak taraflarından dolayıdır. 
Ölüsüne de dirisine de sahip çıkan milletler ayakta kalır, zinde kalır ve hedefine yürür. Şu saydığımız insanlar ve benzerleri için akademik çalışmalar yapılmalı, isimleri, idealleri, eserleri, yaptıkları nisyana terk edilmemelidir. Unutulmak, vefasızlık onlara bir şey kaybettirmez. Ama arkadan gelenler ya yolda kalır yahut menzîline varamaz.
Önden giden güzel adamlara rahmetler ve cennetler, hayatta olanlara sıhhat ve afiyet içinde uzun ömürler dileriz. Allah, hepsinden râzı olsun ve benzerleri artsın eksilmesin. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.