Elif yağmuru

A -
A +
Dün bir arkadaşımdan mail geldi. Mailin ekinde el yazısıyla yazılmış bir mektup vardı. Mektup bir mahkûmdan geliyordu. Türkiye Gazetesinin "Derdini Anlat" köşesine mektup yazıp kitap istemesi ve ardından hapishaneye gönderilen onlarca kitabın hikâyesi anlatılıyordu mektupta.
Mektubu okuyunca hemen bilgisayarın başına oturup, kitabın insanların hayatını nasıl değiştirebildiğini falan anlatan bir yazı yazmaya koyuldum.
Ama yazdığım cümleler, ilham aldığım mektuptaki cümlelerin yanında yapma çiçekler gibi kaldı. Kokusuz, renksiz, duygusuz...
Ben de yazdığım yazıyı silip, mektubun kendisini yazdım.
İşte o mektup!
-
Sayın Türkiye Gazetesi ekibi ve okurları;
Kimse duymasın, görmesin, bilmesin diye sessiz ağlıyor burada insan. Koğuşun en köşesinde, ranzanın en dibinde... Gece yarısı kimseyi uyandırmadan yağan o yağmur gibi... Kimse bilmez ama yağıp geçmiştir. Sabah kalkıp memurlar kapımızı açtığında içeri giren o tatlı, temiz soğuk esinti ve kokudan anlarsınız yağmurun yağdığını.
İnanın gönderdiğiniz kitapları okurken de aynı esintiyi, aynı kokuyu alacağız ve o esintiyle diyeceğiz ki; "Bir 'Elif' yağmuru yağdırdınız yüreğimize!"
Efendim, yaklaşık bir ay önce gazetenizin "Derdini Anlat" köşesine gönderdiğim bir mektup ile sizlerden kitap istedim. Yaklaşık 15 gündür gazetenizin temsilciliklerinden kitap kargoları alıyorum. Her kargo kolisinin açılışında duyduğum mutluluk ve heyecanı tarif edemiyorum. Hepsi birbirinden güzel, anlamlı, değerli kitaplar. Koğuşa gelip duyduğum mutluluğu ve heyecanı koğuşta bulunan arkadaşlar ile paylaştığım zaman onların gözlerindeki heyecanı, mutluluğu, onlara verdiğiniz sevinci keşke imkân olsa da resimleyip gönderebilsem sizlere.
Gönderdiğiniz kitaplar ile sadece benim koğuşumdan 16 genç yüreğin hayır duasını aldınız. 16 genç adamın mutlu olmasına vesile olduğunuz. Gönderdiğiniz kitaplar ile hem bulunduğum koğuşta, hem de kurumda bulunan birçok tutuklu ve hükümlü mahkûmun hayatında bir defa da olsa kitap okumasına imkân sağladınız. Birçok arkadaşım belki bu kitaplar sayesinde okuma alışkanlığı kazanacak. İnanın bu arkadaşlarım isimlerinizi belki hatırlamayacak ama ömürlerinin sonlarına kadar sizin vesile olduğunuz bu alışkanlıktan dolayı duacı olacaklar.
Efendim, bizler zengin aile çocukları değiliz. Ben dâhil, dışarıda bakmakla yükümlü olduğumuz ailelerimizi bir başlarına yüzüstü bırakıp buraya geldik. Biz kendi kendimizi ittik buraya. Kendi kendimize bu kapıları kapattık yüzümüze. Ailelerimizden kitap isteyemiyoruz. Bir kitabın parası, birçoğumuzun çocuğunun bir haftalık servis ücreti veya bir ders kitabının parası... O nedenle isteyemiyoruz. Birçoğumuzun ailesi yok zaten ve birçok arkadaşımızın kitap isteyecek, kalem alabilecek parası yok.
Bu nedenle gönderdiğiniz bu kitaplar bizlere en güzel hediye, en güzel mutluluk oldu. Allah sizlerden razı olsun. Hepimiz bayram çocukları gibi sevindik, mutlu olduk. Koğuşta bulunan 21-24 yaş arasındaki tüm arkadaşlarım selam ve sevgilerini gönderiyor.
Ben de tüm Türkiye Gazetesi çalışanlarının, her ilde bulunan temsilciliklerin, "Derdini Anlat" köşesi personelinin, İstanbul Kurtköy, Manisa Akhisar vb Türkiye'nin birçok bölgesinden kitap gönderen okurların, yaşları benden büyük olanların ellerinden, küçük olanların yüreklerinden öpüyorum.
Sizin vasıtanız ile bizlere bu mutluluğu sunan herkese en derin sevgi ve saygı hislerimi sunuyorum.
Allah yar ve yardımcınız olsun. Allah'ın nuru, bereketi üzerinizde olsun.
Sağ olun, var olun!
Tayfun Demirhan
T Tipi Kapalı Cezaevi kurumu, Sincan/ANKARA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.