‘1957'de Borsaya girdim'

A -
A +

Benim ne iş yaptığımı gerçek anlamda kimse bilmiyor. Bunu bir türlü kamuoyuna aktaramadım. Kim aktaracak? Elbette ya televizyon ya basın aktaracak. Yıllar önce özel televizyonlar yoktu ama basın vardı. Ama basın ne hikmetse hep sansasyon yanını aldı ve devamlı aleyhimde yazdı. Oysa Banker Kastelli gerçeğini izah etmek açıklamak lazımdır. Banker Kastelli, hiçbir zaman kendi adına para toplamadı. Banker Kastelli, faizle para satmadı. Kastelli ne yaptı biliyor musunuz? 1957 senesinde borsaya girdi. O zamandan bu yana borsada Türkiye'nin gerçek manada borsaya kavuşabilmesi için mücadeleye başladı. 1957'de İstanbul Menkul Kıymetler Kambiyo ve nukut borsasına girdi. Bu borsa Maliye Bakanlığının denetimi altındaydı. Borsa idare heyeti 9 kişiden oluşurdu. Sekizi borsa acentesiydi. Biri de borsa komiseriydi. Acente kontenjanı da 15 kişiydi. Ben de o acente kontenjanlarından birinin sahibi olan rahmetli Ahmet Nedim Akceren'in ortağı idim. Fiilen işleri ben yürütürdüm. O tarihte 24 yaşındaydım. Borsaya girdiğimde borsanın hali pür melalini gördüm. Bunu halka, daha geniş çevrelere duyurabilmek için harekete geçtim. Türkiye'nin nüfusu o zaman sanıyorum 27 milyon civarındaydı. Ama 27 milyonda 270 kişi bu işi bilmiyordu. Kimsenin borsadan haberi yoktu. Hatta, 1980'li yıllara geldiğimizde bile borsanın varlığından kimsenin haberi yoktu. Ben ne yapmışım? Senelerden beri hep asparagas haberlerle tanıtılmaya çalışıldım. Hayatım kendimi doğru tanıtmaya çalışmakla geçti inanın. Ben bu halka, hiç kimsenin yapamadığı reformları yapmışım. Ben ne yapmşım? Enflasyona dur demişim, ilk mücadeleyi ben yapmışım. Ben tasarrufun ne olduğunu bu halka öğretmişim. Ben bankaları hizaya sokmuşum. Ben sermaye piyasasını kurmuşum. Ben borsayı kurmuşum. Ben repoyu, günlük faizi, haftalık faizi, aylık faizi keşfetmişim. Hep bunlar benim eserim. Hiçbiri de yurt dışından kapma değil. Bunlar benim hayalimde kendi fikrimle ortaya çıkanlardır. Çünkü niye? Müşteriyle birebir yaşıyorum. Müşteri ne istiyor anlıyorum onu. Enflasyon... Türkiye'de enflasyonun ilk şiddeti 1978 yılında hissedilmeye başlandı. Bunu hiç kimse dile getirmez. Türkiye'de enflasyonun başlama sebebi nedir bilir misiniz? Kıbrıs'tır. 1974 yılında başlayan Kıbrıs Barış Harekatıdır. Ve ondan sonra da 200 bin kişinin üzerimize yüklemiş olduğu ilave yüktür. Türkiye onu absorbe edebilecek, onu taşıyabilecek güce sahip değil. Eğer 1960 yılında Almanya'ya üç milyon işçi göçü gitmeseydi ve o göç Türkiye'yi beslemeseydi, Türkiye'nin bugün bu noktaya gelmesi zaten mümkün değil. 1977 yılında enflasyon % 130'du. Tasarruf nedir kimse bilmiyordu. Memur ya beyaz eşya satın alıyordu, ya halı ya çamaşır makinesi. Daha büyük para sahibi olan cumhuriyet altını alıyordu. Döviz bulundurmak yasaktı. Tabii el altında dövize yönelen vardı ama 45 milyonda bunu bilen 450 kişi. Ben para toplamadım Ben kimseden bir lira toplamadım. Ben sertifika sattım, ben tahvil sattım. Sertifikayı bana banka bedava mı satar? Demek ki para bankaya gitti. Tahvil sattım diyorum. Koç'un tahvilini, Sabancı'nın tahvilini, Anadolu Endüstri Holding'in tahvilini, Çukurova Holding'in tahvilini. Bu tahvili insanlar bana bedava mı verirler. Demek ki ben ne yaptım? Şirketlerin veya devletin satamadığı sertifika veya tahvili ben kefil oldum halka sattım. Halktan aldığım parayı da bunlara verdim. Benim burada bir kuruş borcum yok kardeşim. Ben aracıyım, a-ra-cı-yım, a-ra-cı-yım. Benim üçbuçuk milyar dolarımı yedi devlet. Ben devleti hortumlamadım. Kamuoyuna beni hep "kaçtı" diye bildiriyorlar. Yapmayın günahtır. Ondokuz senedir bunu haykırıyorum. Kardeşim benim kimseye bir kuruş borcum yoktur. Gerçek neyse yazılsın. Yaptıysam tamam derim kardeşim. Ama yapmadığım bir şey hakkında bana iftira atmak günah değil mi? Hükümete çok mektup yazdım ve halen yazıyorum. Bu ülkede güven kaybolmuştur. Para güvene gelir. En önemli olan Türkiye'nin iç borcudur. İç borcu bunların ödeyebilmesi için vatandaşa kaynak göstermeleri lazım. Neyle ödeyeceksin? Belli değil. Sen şu anda konsolidasyon yapıyorsun. Cezasını vererek, faziini vererek yapıyorsun. Afedersin, vadesi gelmiş borcu kaynağın var da kaynağından mı ödüyorsun? Hayır yeniden borçlanıyorsun. Kar topu yumağını daha da büyütüyorsun. 1999 yılında bunlara dedim ki, "Siz ekonomide sıkıyönetim ilan ettiniz. Mektuplarım burada. Duvara toslayacaksınız" dedim. Bunlar duvara Eylül'de tosladılar. 19 Şubat hadisesi kasoun ortaya çıkartılması için yapılan bir senaryodur. Şimdi de aynı şeyi uyguluyorlar. O zaman dövize çıpa koymuşlardı, şimdi de faize çıpa koyuyorlar. Ekim ya da Kasım'da yine duvara toslayacaklar. Bu defa kurtuluşları da olmayacak. Onun için yol yakınken bu güveni sağlamak lazım. Yabancı sermaye... Yabancı sermaye geldiği zaman teknoloji anında geliyor. Sen bugün fabrikayı kurmaya başla. Makineni sipariş et, sana bir sene sonra makine teslim edilecek. Ama o makine bir ay sonra demode olacak. Oysa sermayeiyi çekersen, adam sürekli yeni makineyi getirecek. Kalite işçi gelecek. Ham maddeyi ithal etmeyeceksin, kendisi getirecek. İhraç edeceksin sürekli. Sonra hayali ihracaat diye adamları suçlama. Sen bunları kendi hudutların içinde yakalamamışsan arkalarından adamları lekeleme. Üç sene evvel telekomun % 30'u 30 milyar dolardı. Şimdi Telekom'un % 100'ü iki milyar dolar. Niye? Kaput olmuş. Teknoloji eskimiş. Bugünkü teknolojiye getirmek istersen otuz milyar dolar para harcaman lazım. Kimin yüzünden oldu bu? Özelleştirmeye karşı olanların yüzünden. IMF Seni kurtaramaz. Bana bir tane ülke gösterin IMF'nin kurtardığı. Ben siyasetle hiç uğraşmadım. Ama sana birşey söyleyeyim. Senin burada güçlü olmanı ABD dahil kimse istemiyor. Türkiye ölmesin ama dirilmesin de. Hep bize muhtaç olsun. IMF'yi senin başına bunun için getiriyorlar. "Hep mücadele ettim" 1982 yılında bankalar kurulunun aldığı bir karar sonrası, ben çalışmalarımı yapamaz hale geldim. 1982'nin Haziran ayının 22. günü devlet tarafından işgal edildim. Ve 1987'nin Temmuz ayına kadar beş yıl müddetle benim her hareketimi devlet yaptı. Bugün beni borsaya almıyorlar. Bana diyorlar ki, senin borsaya girebilmen için 1982 yılının Kasım ayına kadar müracaat etmen lazımdı. Ama o sürede çalışmalarıma el koyan devlet, aynı zamanda benim için borsaya müracaat etmemişse benim suçum ne? Benim kimseye borcum olmadığı üç günde belli oldu. Çünkü ben kompütür değilim. Ben 19 yıl mücadele ettim. Beni borsaya almadılar. Eğer beni borsaya almış olsalardı. Bugün borsada bir milyon yediyüz bin kişi var kayıtlı. Bunun kaçı aktif? 2000 kişisi. Onları kim aktif hale sokacak? Aracı kurum önce müşteriyi düşünecek. Sonra borsayı düşünecek. Kendisine bu iki düşüncenin sonunda para gelecek. Kastel İnşaat'ın sahibi 1933 yılında Sürmene'de doğdu. Ticaret Lisesi'nde okudu. Menkul Kıymet Borsasına intisap etti. Türk Sermaye Piyasasının kuruluşunda ve bugün ulaştığı düzeyin oluşumunda önemli ve etkin katkıları oldu. Borsa bankerliğine başlayarak Banker Kastelli A.Ş'yi kurdu. Halen Türkiye'nin en büyük inşaat firmalarından olan Kastel İnşaat, Taahhüt, Ticaret ve Sanayi A,Ş'nin Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmaktadır. A. Cevher Özden'in, günlük gazetelerde ve mesleki dergilerde yayımlanmış makaleleri, "Sorunlarla Sermaye Piyasası" adlı bir de kitabı vardır. Evli, dört çocuk babasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.