Haklısınız doktor bey ama...

A -
A +

Denizli'den Beyin Cerrahisi Uzmanı bir okurumuzun gönderdiği faks, ülkemizde sadece doktorların değil, birçok mesleğin içinde yaşadığı müşkülpesent durumu dile getiren acı ama gerçekten çok doğru tespitleri içeriyor. "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre, ülkede yaşayan bütün insanlar eşittir. Doğaldır ki, çalışmaları da eşit olmalıdır. Yani çalışan zümre içinde bazı katmanlara veya gruplara devletin ya da medyanın kanun, mantık dışı bir takım ayrıcalıklar vermesi mümkün değildir. Akıl ve mantık böyle söylüyor. Peki, soruyorum sizlere. Devletin hakime, savcıya, öğretmene, mühendise vermediği böyle bir ayrıcalığı, kayırmayı, doktorlara vermenin mantığı nedir acaba? Doktorlara Devlet Baba aynen şöyle demektedir. "Hekimlerim, size fazla maaş veremiyorum. Ama bakın size bir 'kıyak' yapıyorum. Hastanede işiniz biter bitmez hemen koşarak gideceğiniz ve rızkınızı çıkaracağınız birer ticarethane açmanıza izin veriyorum. Hayırlı uğurlu olsun. Amaaa, sakın ola ki, karıncanın belini incitmeyin. İdare ile iyi geçinin, siyasetçiyle iyi geçinin, onların bir dediğini iki etmeyin. En ufak bir şikayet gelirse rezil ederim herkese." İşte devletimizin sağlık politikasının temeli böyle kurulmuştur. Hekimlerimiz, iki cami arasında bînamaz olmaya mahkum edilmiştir. Unutmayın herkes insandır. Bütün insanların da ihtiyaçları, istekleri, hayalleri; araba taksitleri, tatil giderleri vs. vs. vardır. Bunların sınırı da yoktur. Hangisi elde edilirse edilsin, bir üstündekinin peşinden koşar insanoğlu. Doktorların da birer ölümlü insan olduğunu unutmamak lazım. Neden doktorları vicdanı ile cüzdanı arasında bırakıyoruz? Acaba doktorlar bu durumdan memnun mudur? Hiç zannetmiyorum ve iddia ediyorum ki, bu adaletsiz ve karmaşa ortamından en çok doktorlar mustariptir." Operatör doktorumuzun söylemek istediği şey, bu ülkede herkes belli şartlarda eğitim görmüş, belli şartlarda meslek sahibi olmuş ama eşit şartlarda görev yapılmıyor. Sonra kendi mesleğinden örnek veriyor ve diyor ki; "Bazı meslektaşlarımız, görev haricinde özel muayenehane açıyorlar. Yetmiyor medyanın gücünü kullanıyorlar. Örneğin bir hakim aynı şekilde özel büro açsa uygun olur mu? Olmaz. Zaten doktorlardan başka, genelde kamu görevlilerine böyle bir izin verilmemiştir." Bu arada bizden cevap istediği bir konu var. Diyor ki, "Bütün bu haksızlık ortamında medya konunun neresinde? Yoksa o da işine geldiği gibi mi yayın yapıyor?" Doktorumuzun duygularını çok iyi anlıyoruz. Kendisinin yerden göğe kadar haklı olduğunu da belirtiyoruz. Biz burada devlet politikasını tartışacak bilgiye sahip değiliz. Ama anladığımız kadarıyla, kendi meslektaşlarından kimilerinin neden medyatik olduğu sorusuna cevap verebiliriz. Atalarımızın çok yerinde söylediği bir söz vardır. "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur." Şunu söylemek istiyorum. Eğer medya herhangi birilerinden herhangi bir konuda bilgi alıyor ve dolayısıyla bilgi verenler medyatik oluyorsa, bu, o kişilerin konusunda en iyi kişiler olduklarından değil, medyanın kendilerine kolay ulaşabileceği ya da kendilerinin medyaya kolay ulaşabildiği konumda olduklarındandır. Bu konuda belki medyaya, "Sen medya değil misin? Niçin en iyisini arayıp bulmuyorsun?" gibi bir soru yöneltilebilir. Buna medyanın vereceği cevap da ister istemez şu olacaktır: "Medya, haber değeri olan yaşanmış bir olayı kamuya duyurmak için, olay nerede geçerse geçsin ve olayın kahramanı kim olursa olsun onu bulup haber olarak sunmak ister. Bunun dışında herhangi bir konuda bilgi sunmak istediğinde, herhangi bir yetkiliye ulaşınca amacına da ulaşmıştır. Çünkü medyanın amacı öncelikli kamuoyuna bilgi sunmaktır. Elbette ki vereceği haberi de cazip hale getirmek isteyecektir." Bu bağlamda bir kişi çıkıp da "Neden sadece birileri?" der ve bunda art niyet ararsa yanılgıya düşer. "İyi öyleyse, bu iş böyle gelmiş böyle gitsin" denilebilir mi? İşte bu konuda ben de çok üzülüyor ve "Hayır bu iş böyle gelmiş ama böyle gitmemeli" diyorum. "Bunun için ne lazım?" denildiğinde de sadece şu kadarını düşünmenizi istiyorum. Neden futbolda üç büyüklerden öte büyük olunamıyor? Neden Türkiye'de sanayi büyük şehirlerin dışına yayılamıyor? Ve... Neden Türkiye'de medya İstanbul ve Ankara gibi belirli merkezlerde yoğunlaşıyor? İşte sizin mustarip olduğunuz ve gönül koyduğunuz haksızlığın temelindeki sebep budur. Eğer görev yaptığınız Denizli ili, bir İstanbul olsaydı, siz de medyada gönül koyduğunuz insanlar gibi değerli görüşlerinizi açıklama imkanı bulurdunuz. Siz bulmasanız bile, sizi gelip bulurlardı. Bilmem anlatabiliyor muyum? Saygılar sunuyor, görevinizde başarılar diliyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.