Doktor var doktorcuk var

A -
A +

Çetin Altan da söz etmişti geçenlerde. Doktorluğun öneminden söz etmiş, doktor ve doktorcuklar var demişti. Biz de geçtiğimiz haftalarda bazı doktorlarımızın ne zor şartlar altında çalıştığından söz etmiştik. Ama bir öğretmen okuyucumuz, gönderdiği faksta çok enteresan bir gerçeği daha topluma haykırıyor. "Geçenki yazınızda bazı doktorlarımızın hissiyatına tercüman oldunuz. Özellikle kamerayı karşılarında gördüklerinde düştükleri müşkil durumu, görevlerini yerine getirmekteki sıkıntılarını köşenizde yayınladınız. Elbette haklılık payı var. Ancak, özellikle görevlerinin, sorumluluklarının farkında olan doktorlarımızı tenzih ederek, yanında karşılaştıkları sıkıntıları kaydedecek kameramanların olmadığı hastaların ve hasta yakınlarının neler çektiğini de dile getirmeniz ve yetkililerin de sizin aracılığınızla bu tür olaylardan haberdar olmaları ve gerekli tedbirleri almaları için yaşadığım üzücü bir olayı size aktarmaktan kendimi alamadım. İnşallah duygularımı anlar, ciddiye alır ve bu mektubumu yayınlarsınız. Size anlatacağım olayla ilgili olarak bazen isim zikretmeden ama gün ve saat belirterek, bazen de hiçbir günahı olmayan insanları zan altında bırakmamak ve herhangi bir isim karışıklığına meydan vermemek için isim belirteceğimi de açıklamak isterim. 23 Haziran Cumartesi günü babam beni telefonla arayıp, rahatsız olduğunu ve Erzurum'un Tortum ilçesindeki Sağlık Ocağına götürmemi istedi. Ben de arabamla babamı alıp götürdüm. O gün nöbetçi olan hemşire hanıma, babamın şikayetlerini anlattım. Doktor çağırmasını söyledim. Nöbetçi hemşire doktor hanımı aradı. Ama doktor hanım, acil vakalar dışında sağlık ocağına gelemeyeceğini hemşire hanıma iletmiş. Tabii telefonda dinlediklerinden yola çıkarak demiş ki: "Hastanın bağırsak enfeksiyonu var. Bir serum takın ve filan filan iğneyi yapın. Bunlar yeterli olur." Telefonu kapatan hemşire hanım doktor hanımın dediğini yaptı. Hastamızda dikkatimi çeken bir husus vardı. Karnı aşırı derecede şişkindi. Ben babamın başka bir rahatsızlığının da olabileceği endişesiyle, doktor hanımın evine kadar gittim ve durumu bir kere de orada ben anlattım ve dedim ki: -Sağlık ocağına kadar gelip bir muayene edin. Acil bir durumu olup olmadığına karar verin. Babam sigortalıdır. Eğer gerekiyorsa Erzurum Sigorta hastanesine sevkedin. Ne söyledimse dinletemedim. Karnının şişkinliğinin gaz sıkışması olabileceğini söyledi ve ısrarım üzerine dedi ki: -Beyefendi, bana akıl öğretmene gerek yok. Doktor siz değil benim. Çaresizlik içerisinde sağlık ocağına geri döndüm. Aynı gün, tahmini olarak takılan serum yarıya kadar inmişti. Babam dedi ki: -Oğlum bir sor bakalım, serum takılı halde eve gidebilir miyiz? Ben de babamın isteğini nöbetçi hemşireye anlattım. O da haliyle tekrar doktor hanımı aradı. Doktorun verdiği cevap, "O halde eve gidebilirler" olmuş. Bunun üzerine babamı, kolunda serum takılı olduğu halde eve götürdüm. Hastamız o gece sahaba kadar uyuyamamış. Rahatsızlığı devam etmiş. 24 Haziran Pazar günü hastamızı Erzurum'a götürerek, Erzurum SSK Hastanesi Dahiliye uzmanlarından ...'un özel muayenehanesine götürüp muayene ettirdik. Hastayı ultrasona aldı ve barsak enfeksiyonunun henüz sona ermediğini belirtti. Ayrıca hastamızın talebi doğrultusunda SSK hastanesine yatırılması ve hastamıza nasıl bir tedavi yapılmasının gerektiğine dair bir not yazdı. Biz de bu notu II. Dahiliyedeki nöbetçi hemşireye verdik. Hastamızı 406 nolu odaya yatırdılar ve iki ünite serum verdiler. İsmini bilmediğim bir hapı da nöbetçi hemşirenin önerisiyle içti. Hastamız, bazen ateşlenerek, bazen üşüyerek, iki ünite serum bitene kadar bekledi. 24 Haziran saat 10.00'da nöbetçi hemşireye, babama bir ateş düşürücü iğne yapmasını söyledim. Bana dedi ki: -Biz doktor beyin hastalarına onun bilgisi olmadan iğne yapamayız. Talebimi reddetti. Bu arada serum takılı olduğu andan iki saat sonra babam istifra etmeye başladı. Bir yudum su içse istifra ediyor, bir kaşık çorba içse yine aynı. Uykusuz olmasına rağmen on saniye bile uyuyamıyor. Hastanın problemleri olduğu belli. Hemşire ise doktorun izni olmadan birşey yapamayız diyor. Peki ne yapmamız gerekiyor? Haliyle benim doktora bir şekilde ulaşmam lazım. Dedim ki: -Hemşire hanım, doktorun ev ya da cep telefonunu verin de ben arayayım bari. Hemşire telefonlarını bilmediğini söyledi. Belki öyle söylemesi gerekiyordu. Ama bekleyecek durumda değildim. * Devamı yarın

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.