"Evliyim ben, nasıl seninle evlenebilirim?"

Görev yaptığım sağlık ocağı personeliyle ilgili bir ihbar mektubu yazılmış, bağlı bulunduğumuz Sağlık Grup Başkanlığı'na gönderilmişti. Aynı zamanda Sağlık Grup Başkanı da olan Başhekim, sağlık ocağı hekimi olarak beni çağırıp "bu mektubu soruştur!" demişti. Ben de sağlık ocağında çalışan ebe hemşire ve sağlık memurunun ifadelerine başvurmuş, kimse suçlamayı kabul etmeyince de soruşturmayı bir rapor halinde başhekime sunmuştum. Konu böylelikle kapanmıştı. İki ay sonra bir akşam üstü ağlık memurunun "mektubu ben yazdım" diyerek itirafta bulunması ve benden yardım istemesi beni bir hayli şaşırtmıştı. Ama zaten kafamdan silip atamadığım o mektup sebebiyle bu memuru pür dikkat dinlemeye başladım. -Doktor Bey... Bir cahillik yaptık. Her şeyi baştan sona kadar anlatacağım. Ama beni kızmadan sinirlenmeden dinle ne olur? -Doğruyu anlatmak ve yardım istemek için geldiğin için dinleyeceğim. Yoksa önceki ifadende yalan söylediğin için sana çok kızgınım. Hem öfkeliydim, ağzıma geleni sayıyordum kendisine. Hem de "anlat bakalım" diyordum. Başladı ezile büzüle anlatmaya: -Durum aslında o mektupta yazdığım gibidir. Biz hemşire ile birlikte birbirimizden hazzettik. -Daha geleli kaç ay oldu aslanım. Ne çabuk böyle işlere giriştin geri zekalı? -Sormayın efendim. Bir süre sonra hemşire bu birlikteliğin böyle yürümeyeceğini, kendisiyle evlenmem gerektiğini söyledi. -E bu haltın sonunda böyle olacağını bilmiyor muydun? -Bir cahillik işte doktor bey. Ama ben evliyim biliyorsun. -Bilmez olur muyum rezil adam. Hem de üç tane de çocuğun var! -Hemşireye ne kadar dil döktüysem de razı edemedim. Asla kabul etmiyor, ısrarla evlenmemizi istiyordu. "Evliyim ben, nasıl seninle evlenebilirim?" dediğimde de "Eşinden boşanacaksın, benimle evleneceksin!" diyordu. Bunu yapamayacağımı söylediğimde ise beni tehdit etti: -Nasıl yani? -"Durumu gider doktor beye (yani size) anlatırım. Ya da Sağlık Grup Başkanlığına ihbar ederim," diyordu. Eğer bunu yaparsa, siz benim görevime son verirdiniz. O zaman ben çoluk çocuğumla işsiz ne ederdim? -E bu mektubu yazmaktaki amacın neydi? Mektubun bu konuyla ilgisi ne? Dedim ki kendi kendime. "Nasıl olsa Sağlık Ocağı hekimimiz, hastanede de görevli. Ben bu hemşireyi gayri ahlaki tutumu sebebiyle ihbar edersem, başhekim mektubu bizim doktora verir. Siz de doktor olarak mektubu alınca hemşirenin işine son verecek işlemi başlatırsınız. -Böylece sen de hemşirenin tehdidinden kurtulmuş olacaktın öyle mi? -Öyle düşünmüştüm. Ama sizin konuyu incelemeye başlamanız üzerine korktum. Ben de işimden olabilirim diye hiçbir şey söyleyemedim. Dolayısıyla benim hemşireyi işten attırmaya yönelik planım da boşa çıkmış oldu. Hiç beklemediğim insandan hiç beklemediğim davranışlara şahit oldukça hayret içinde kalıyordum. İnsanın kendine ettiğini iki dünya bir araya gelse edemez dedikleri bu olsa gerekti. Adam hem bu haltı işlemiş hem de kendini kurtarmak için hemşirenin işten atılmasına yönelik bir plan hazırlamıştı. Plan tutmayınca da paçası tutuşmuştu. Gizli gizli buluştuklarında hemşire "Bu lekeyi benimle evlenerek ancak temizleyebilirsin. Ya da her şeyi anlatırım. Hem işinden hem evinden olursun" tehdidine devam ediyormuş. Dedim ki; -Şimdi benden istediğin nedir? Gidip hemşireyi benim ikna etmemi istemiyorsun herhalde? Benden istediği hem oldukça enteresan, hem de gayet pişkinceydi: -Doktor bey ben diyorum ki, bu ayıbı yaptık yapmasına ama hemşire hanıma da yazık olmasın. Çoluk çocuğuma da yazık olmasın. Ben düşünüyorum da benim hanım resmi nikahını verse, ben hemşireyle evlenmiş olsam. Böylece hem bu rezillik ortaya çıkmaz. Hem de her iki taraf da mağdur olmaz. Yoksa ben çoluğumdan çocuğumdan vazgeçecek değilim ya. Yalnız bir ufak sıkıntı var. Bunu bizim hanıma kim söyleyecek? Hanım nikahını vermezse benim halim ne olacak? Devamı yarın Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00