"Ha bu kadın senin anan midur?"

A -
A +

Bir ayağım kapı eşiğinde olarak etrafa bakındım. Bir taş tuğla aradım. Orada bir taş gözüme çarptı. Onu alıp gelene kadar kapı eşiğine ayakkabımın tekini çıkartıp koydum. Gidip taşı getirdim. Kapı aralığına koydum. Tamam, artık kapı kapanmayacaktı. Şimdi takside arka koltukta yatalak halde bekleyen yaşlı teyzeyi içeri götürebilirdim. Geldim taksiye: -Hadi teyze, biraz zorlanacağız ama seni yukarı sırtımda çıkartacağım. Kan ter içinde kalmıştım. Taksinin kontağını kapatıp anahtarı cebime aldım. Teyzeyi sırtlandım. Merdivenlerden yukarı çıkardım. İkinci kata geldiğimde sordum: -Hangi kapı teyze? Tarif ettiği kapının önüne geldim. Teyzeyi yere yarı oturur, yarı uzanır vaziyette bıraktım. Bu kez kapı zilini yeniden çaldım. Ama nasıl çalıyor zil anlatamam. İçeride ötüyor resmen... Ne açan var, ne bi şey... Teyzeye döndüm: -Ya teyze senin aklın başındadır da? Oğlun evde midir şimdi? -Evde olması lazım, ama açmak istemiyor galiba. -Ya nasıl açmak istemiyor ya. Kafayı yiyeceğum teyze. İnsan anasına kapıyı nasi açmaz? Bu ne biçim şeydir boyle? Teyze susuyor. Ben öfkeden nasıl gerilmişim ama... Yay gibiyim. Elimi bastım zilin üstüne çekmedim bir daha... Zır zır zır zır... Zır zır zır zırrr. Dedum kendi kendime "Ya açacağsun ha bu kapiyi, ya da sabaha kadar çalacağum tepende!.." Epey çaldım. İsteyim ki bir kişi çıksun! Çıksun da bir şey söylesun. Ha ben de diyeceğumu bileyrum oğa!" Derken teyzenin evin kapısı açıldı. İçeriden, otuz-otuz beş yaşlarında affedersiniz zibidi bir tip çıktı. Yerde yatan kadınla hiç ilgilenmedi. Suratı bir karış yüzüme baktı. "Kimsin sen? Ne var? Niye çalıyorsun" der gibi... Dedim ki: -Ha ben taksiciyim. Bu kadın senin anan midur? Hastaneden alıp getirdum. Şöyle çöp poşetine bakar gibi baktı kadına. Sonra da: - İyi halt etmişsin, geri zekâlı! Sana mı kaldı getirmek, dedi. -Ne dedun sen anlamadım? -Sana ne benim anamdan. Bıraksaydın hastanede. Ya da yolda bir kenarda... Uy sen misin bunu diyen. Dünya başıma yıkıldı. Sinirim ters döndü. Elimi kaldırıp suratının ortasına öyle bir vurdum ki evin içine uçti. Ben de ardından. Tuttum yakasından: -Ha senin gibi evladın tüküreyum yüzüne... Ağzıma ne geldiyse hem sövüp sayıyor hem tekme tokat giriyordum. O da az değil tabii. Bir iki yumruktan sonra o da bana vurmaya başladı. Yaşlı kadın koridorda yürüyemez halde bekleyedursun, biz içeride birbirimizi gırtlaklıyorduk. Salonda kırılmadık ne eşya kaldı ne bir şey. O beni kaldırıp fırlatıyor, ben onu... Ağız burun, kafa göz neremiz gelirse artık. İyi dövdüm ama benim de ağzım burnum kan içindeydi. Bu arada, o zil sesine bakmayan apartmandakiler, kavgayı polise haber vermişler. Tuttuk gece yarısı bir de karakolluk olduk!.. *** Polise olanı biteni anlatmaya çalışıyorum. Taksici olduğumu, acil servisten alıp getirdiğimi, ama evladı olduğu halde kapıyı açmadığını falan söylemeye çalışıyorum. Ama o terbiyesiz, beni haneye tecavüzcü gösteriyordu. Ölür müsün öldürür müsün?!. Allahtan yaşlı annesi şahit oldu. Oğlunun hakaret ettiğini, beni tahrik ettiğini, bunun üzerine bu kavganın koridorda başladığını falan anlattı. Şahitlik üzerine kavgayı mevzuata denk getirdiler de serbest bıraktılar. O kadıncağızı oğlu daha sonra ne yaptı? Sonra ne oldu bilemiyorum. Ben gece sabaha doğru eve giderken kendi halime baktım. Dışarıdan bakıldığında bir taksiciydim işte. Ama başımıza neler geliyordu... O gün evden çıkarken hastaneden aldığım hem hasta, hem yatalak hem parası olmayan müşteriyi evine götürdüğüm yetmezmiş gibi bir de hayırsız evladı sebebiyle kavga edip karakolluk olacağım aklıma gelir miydi? Rumuz: "Vakfıkebirli Taksici"-İstanbul Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.