Kayınvalidemi suçüstü yakaladım!..

A -
A +

Köyde, kayınvalidemin evine yakın küçük bir tatil evi yaptık. İlk zamanlar orada olmamıza kayınvalidem de çok sevindi. Çünkü ona can şenliği olacaktık. Zaten genellikle onun her işine eşim, ben ve çocuklarım yardımcı oluyorduk. Ona yardımcı olmayı görevlerimiz arasında görüyorduk. Bizim böyle düşünmemiz, kayınvalidemin de bizim gibi düşünmesini sağlamıyordu. Nitekim aradan biraz zaman geçince onun sevinci gitgide kayboldu. Bize karşı tutum ve tavırları yavaş yavaş değişti. Biz yine de "anne hakkı" diyerek ona olan hürmetimizden zerre vazgeçmedik. Ona karşı davranışlarımızda hiçbir şekilde değişikliğe meyletmedik. Tabii onun bize neden böyle yaptığına ise anlam veremedik. Konuşmaları önceleri iğneleyici ardından da kırıcı olmaya başlamıştı. Yine de aldırmıyor kendilerine karşı evlatlık görevlerimizi yerine getirmeye devam ediyorduk. Tabii doğrusunu söylemek gerekirse içten içe biz de kendisine kırılıyor niçin böyle davrandığına anlam veremiyorduk. Kabullenemediğimiz bir diğer husus da öteki çocukları ona zerre fayda sağlamıyor, hiçbir işine koşmuyordu ama buna rağmen o çocukları bizden kıymetliydi. Sanki biz üvey ya da el gibiydik. Mütevazı bir kümesi, birkaç da tavuğu vardı. Onların yemlerini sürekli eşim alırdı. Biz de yumurtalarından sebepleniyorduk. Çocuklarım piyasada satılan yumurtalardan pek hazzetmiyordu. İlle de köy yumurtası olsun diyorlardı. Çünkü doğal yem ve çimlerle beslenen köy tavuklarının yumurtası çok leziz oluyordu. Her gün kümesten taze köy yumurtalarını alıp kahvaltıda çocuklara yediriyordum. Tıp dünyası önceleri "kolesterol yapıyor" diye yasaklamaya çalışırken de ben çocuklarıma yumurtadan yediriyordum. Çünkü diyordum. "Doğada bu bize yiyecek olarak sunulmuş ise mutlaka vücudumuz da buna göre ayarlanmıştır." Tahminimde yanılmamıştım. Şimdi tıp otoriteleri "Meğer yumurta kolesterol yapmıyormuş" diyorlar. Derken biz bir ara kayınvalidemin kümesinde köy yumurtası bulamaz olduk. Meğer kayınvalidem yumurtaları saklıyor, biriktiriyor ve bize de "yok" diye yalan söylüyormuş. Günlerden bir gün ben karşıdan gelirken o da evinin kapısından çıkmıştı. Elinde içi yumurta dolu poşet vardı. Diğer oğluna göndermek için evin önünde bekleyen arabaya doğru ilerledi. Tam o sırada beni gördü. Bir telaşlandı ki sormayın. Hemen yumurtaları görmeyeyim diye arkasını döndü ve gerisin geriye yürüyerek telaşlı bir şekilde arabaya bıraktı. Aslında suçüstü yakalanmıştı. Ama görmezden geldim. Ne de olsa onun tavuklarıydı, onun yumurtalarıydı. Ama bizden bu derece saklamasına da gönül koydum. Bu durum birkaç kez tekrarlandı. O kadar kırıldım ki içimden şöyle dua ettim: "Eğer bu konuda ben haklı isem, eğer çocuklarımın hakkını başkalarına veriyorsa tilki de onun tavuklarını yesin. Eğer haksız isem bir şey olmasın." Ertesi gün kayınvalidem gelerek tilkinin iki tavuğunu yediğini söyledi. Ben de "Bu gidişle tavuk kalmayacak" diyerek ona olan kırgınlığımı unutup hakkımı helal ettim. Kayınvalidem de hatasını anlamıştı. Artık bize gayet iyi davranıyordu. Daha da önemlisi artık bize de değer veriyor ve bunu hal ve hareketlerine yansıtıyordu. Ama ne enteresan ki, aradan geçen bunca zamana rağmen kayınvalidem için olsun kayınpederim için olsun yapan da bir yapmayan da. Hâlâ el üstünde onlar tutuluyor. Ama hiç önemli değil. Çünkü ben onlara gelinlik görevimi aferin almak için değil Rabbimin rızasını almak için yapıyorum. Onlara yaptığım hizmetten de asla yüksünmüyorum. Rumuz: Papatya-Kıbrıs >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.