Memlekete gittim şifa buldum

A -
A +
"En üzüldüğüm şey ise o bin dönüm civarındaki tapulu bahçemizi 1988 yılında devletin elimizden almasıdır..."

Bir özel bankada çalıştığım yıllardı. Midem o kadar berbattı ki çiğ hiçbir şey yiyemiyordum. Hatta bankanın bir seminerinde mide kanaması geçirmiştim. Alelacele hastaneye yetiştirdiler. Bir haftalık tedavi ve perhizden sonra biraz kendimi toparlayabilsem de sıkıntılarım çoktu.
Rahmetli anneciğim haşlama yemek yapar, sefer tası ile bankaya götürürdüm. Asla çiğ bir şey yemeğe cesaret edemezdim.
Bankada "ameliyat ol da kurtul" derlerdi. Hastalık iş hayatımdaki performansımı da olumsuz yönde etkiliyordu. Bu nereye kadar devam edecekti? Derken, yaz sezonunda iznimi aldım. İstanbul'dan kara trene binip doğru memleketim Elazığ'ın Maden ilçesine hareket ettim. İnanın hilaf-ı hakikat (yalan) değil, iki gün süren o tren yolculuğunda çektiğim ıstırap ve ağrıları bir ben bilirim bir de Rabbim. Maden'e ayak bastığımda halsiz ve bitkindim.
Annem ve babam hayattaydı ve Maden'de ikamet ediyorlardı. Öğle vakti eve indiğim gibi babamı da yanıma alarak yaklaşık 5 km uzaklıkta, havası ve suyu çok kaliteli olan bahçemize gittim.
"Rabbim sana şükürler olsun" diyerek ellerimi semaya açtım. Kaynaktan akan suya saldırdım. Aç tavuğun darı ambarına saldırması gibi. Maden'e ayak bastıktan sonra kendimi değişik bir insan gibi görmeye başladım. Unuttuğum tebessümleri yüzümde hissediyordum artık. Ailem de sevinmişti. Yolda gelirken rastladığım Ayşe Teyze: "A oğlum buradan evlenseydin ya, o zaman 'hanım köylü' olup buraya sık gelirdiniz" sözüne çok güldük...
İzinde hemen tüm zamanımı, yiyecekleri de yanımıza alarak sabahtan akşama kadar bahçede geçirdim. Öyle bir havası, öyle bir suyu vardı ki, yarım saat geçmeden insanı acıktırıyordu. Havası dersen süperin süperi... Meşe, dişbudak ağaçları,  yanında meyve ağaçları ve üzüm bağları da hayli fazlaydı. İnanın takriben 100 kök civarında badem ağaçları, dut, kayısı, ceviz ve kiraz ağaçlarının çoğu babam tarafından aşısı yapılarak meyvesini vermekteydi.
O bin dönüm tapulu bahçemizi 1988 yılında allem kallem ederek kitabına uydurup devlet elimizden aldı. Bizim bahçemize el koyup viran ettiler, sebep olanları Allaha havale ediyorum...
Burada söylemek istediğim ise günümüz insanının varsa memleketindeki havası ve suyu temiz mesire yerlerinde tatil yapmalarıdır. Birçok hastalıktan farkında bile olmadan kurtulacaklardır.
Necdet Akman-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.