"İşte ihlâs bu" demişti

A -
A +

"Çünkü o yine aynı ruhla Allah rızası için ihlas ve samimiyet içinde bir saniye bile soluklanamıyordu."

"Teknik Servis" deyince hiç unutamadığım birkaç anımdan biridir bu... 30 senedir hiç aklımdan çıkmaz. Bana bu örneği veren ustam, şimdi o örneği de o günü de belki hatırlamaz bile... Ama bu örnek bana bu müessesede 1985'ten beri hep bir ölçü olmuştur.

Ve demişimdir ki: "Ah her müessesede, her çalışan böyle bir ahlaka sahip olsaydı? O zaman müesseseler kim bilir ne hale gelirdi?

Ne miydi o kriter? Anlatayım... 29 sene önce bir gündü... Bir kardeşlik, bir ağabeylik ki anlatılamaz... İbadet ruhuyla çalışıyoruz... Montaj bölümündeki bu ikinci ustam ile birlikte astralon üzerine montaj yapılacak filmleri aptekliyorduk. Aptek işlemi mi? Tekniğin gelişmediği o yıllarda, renk ayırımından çıkan bazı filmlerde beyaz lekeler halinde açık kalan noktacıkları elimizdeki minik sulu boya fırçaları ile koyu kahverengi sıvı ile kapatma işlemiydi. Şimdiki gibi sıfır hata pırıl pırıl çekimler o yıllarda nerede? İrili ufaklı boy boy benekler oluyor... Bunlar kapatılmazsa gazete basıldığında o lekelerin olduğu yerler baskıda siyah noktacıklar olarak gözükür...

Aptek yaparken bir ara durdu... Film üzerinde aptek ile kapatılmasa da baskıda pek fark edilemeyecek derecede küçük noktacıklardan birkaçını göstererek dedi ki: "Abi bak şimdi..."

-Buyur abi?

-Şu ufak noktaları aptekle kapatmasak gazetede bir şey fark eder mi?

-?..

-Etmez değil mi?

-Etmez...

-Peki bu küçük noktalar aptekle kapatılmasa Enver Abiler arayıp bir şey söyler mi?

-?

-Söylemez...

-Okuyucu anlar mı?

-Anlamaz...

Sonra... Bir süre göz göze gelerek bekleyip göz teması ile insanı söyleyeceklerine kilitleyen jest maharetini kullanarak gözlerimin içine baktı... baktı... ve enteresan bir açıklama yaptı:

-Buna rağmen, "bu gazetede benim ihmalim sebebiyle zerre leke çıkmasın" düşüncesiyle bu mini noktaları da apteklemek var ya... İşte o ihlâstır... Samimiyettir..."

Geçen gün bir iki defa ziyaretine giderek "hayırlı olsun" dileklerimi sunacaktım... Niçin? Çünkü Müessesemize yeni Genel Müdürümüz olmuştu.

Ama işte aynı ruh devam ediyordu... İhlasından ve samimiyetinden hangi konumda ve makamda olursa olsun yıllar yılı zerre taviz vermeyen Muaviye Ağabeyimi iki defasında da makamında otururken göremedim.

Çünkü o yine kimse görmeyecek olsa da, Allah rızası için bir saniye bile soluklanamıyordu... Ah benim canım ağabeyciğim... Görevin hayırlı olsun, Rabbim yar ve yardımcın olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.