Bu nasıl hainlikti böyle?

A -
A +
Hanıma dedim ki: “Biz de şimdi ya İstanbul’ da, ya da Ankara’da olmalıydık. Olmalıyız...”
 
1993 yılı 17 Nisan’da köyden Kütahya’ya arabamın bakımı için gelmiştim. Arabamı sanayiye bıraktım. Bir çay ocağına geldim. Baktım Kanal 6 televizyonunda bayrak yarıdaydı. Garsona “hayrola” dedim. “Abi Özal öldü” dedi. Dondum kaldım. Çayı içemedim. Masaya başımı koydum epey ağladım.
Çok üzüldüm. O anda 16 yaşlarında bir genç geldi. Aynı şekilde öğrendiğinde o çocuk da hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.
Bakımı bitip de köye döndüğümde evde hanımın ağlamaktan gözleri şişmişti. Öyle üzülmüştük.
Hiçbir hastalığı yoktu, ne olmuştu da birden ölmüştü? Özal için hep dua ettik.
“Bir daha böyle biri gelmez” diyorduk. Mekânı cennet olsun...
Aradan epey zaman geçti. Ülke gerçekten tekrar sıfırı tüketti. 2002 seçimleri oldu. AK Parti iktidar oldu. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan oldu. Memleketin çehresi bu defa da başka değişmeye başladı. “İşte dedik, Özal’dan sonra gerçek milliyetçi bu.” Çünkü Tayyip Erdoğan da karadan, denizden, havadan, denizin içinden yol yapıyor. Ülkeyi duble yollarla donatıyor, köy yollarını dahi sıcak asfalt yapıyor. Hemen her ilde havaalanı var. Bu millet artık uçağa biniyor. IMF’ye borcumuzu bitirdik, borç verir duruma geldik... Hemen her namazımızda dua ediyorduk. Ya Rabbi Cumhurbaşkanımıza, sağlıklı uzun ömür ver. Onu iç ve dış düşmanlardan koru” diye.
Ne oldu da bu darbe kalkışması olmuştu şimdi? Bu hainlik neydi? Ne istediler bu ülkeden? Ne istediler Cumhurbaşkanımızdan? Bu nasıl bir hainlikti böyle?
Düşünüyordum saniyeler içerisinde bunları… Düşünüyorken, eşim dedi ki:
“Üzeyir haydi çıkalım!”
Eşimle birlikte meydana indik. Meydan çok kalabalıktı. Sanki ana-baba günü gibiydi. Mahallemdeki bütün abiler, ablalar; kısacası ne kadar vatanperver komşularım varsa hepsi meydanda idi... Sabah ezanı vaktine kadar bekledik.
7 Ağustos’a kadar hemen hemen her gün demokrasi nöbetimizi tutmak için meydanlara indik.
O günden beri de özellikle namazlardan sonra, üç istiğfar, onbir ihlas ve bir Fatiha okuyup Silsile-i aliyye büyüklerinin ruhlarına hediye edip dua ediyoruz:
“Ya Rabbi bu sevdiklerinin hatırına ve hürmetine, başımızdaki büyüklere sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler ver, işlerini kolaylaştır, vatanımızı, milletimizi iç ve dış düşmanlardan muhafaza eyle. Amin...”
          Üzeyir Özkan-Balıkesir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.